Algılama cesareti: kişinin benliğini diğer insanların acılarını görmeye yöneltebilme becerisidir. Kendimizi kötülüğe maruz kalanın yaşantısına sokabilseydik, kötülük için bir şeyler yapmaya zorlanacaktık. Bu bize sorumluluk yükleyecekti fakat bu sorumluluktan kaçmak için algılarımızı engellemeye, başkasının acısına kendimizi kapatmaya, duygudaşlık bağını koparmaya çalışıyoruz. Böylece korkaklığımızın günümüzdeki en hakim şekli ‘karışmak istemedim’ deyişinde gizleniyor.
Sorun şurada ki, acıya karşı en korunmasız olduğumuz zaman, sevdiğimiz zamandır; en çaresiz olduğumuz zaman ise, sevdiğimiz nesneyi ya da onun sevgisini yitirdiğimiz zamandır”
Duygularından utanmak erkeklerin hötü bir huyu. Elbette bu da gurur ama anlamsız bir gurur. Bazen zekalarından utansalar daha iyi olur. Çünkü bu onları yanlış yere götürüyor.