Ay ışığı pencerenize doluyorsa ve daldan dala atlar gibi hayalleriniz arasında gezinti yapıyorsanız bayağı mutlu olmalısınız. Beşer olarak o kadar aciziz ki belki de asla gerçek olmayacak şeyleri düşünerek kendimizi avutuyor ve mutlu oluyoruz. Cüz-i irademiz ölçüsünde fikirlerimizi tartıyoruz etrafımızda ki olan bitene göre. Hayatla oynadığımız saklambaç oyunu hiç de adil devam etmiyor; mesela sevgi, huzur saklanıyor hiç bulamadığımız kuytu, izbe köşelere. Hüzün başını kuma gömüyor sanki daimi misafirimiz değilmiş gibi. Aşktan bahsetmiyorum bile. Oyunun en yaramaz çocuğu. Gölge misali hem her an yanımızda hem de koşup ardından yakalayamadığımız. Hep içimizde her an bizimle, adından söz edilince de zamansız, mekansız kayıplarda. Günün sonunda kazanan kim olur meçhul ama herkes bilir ki bulmak için, hakka ermek için, hak yolun yolcusu olmak için vazgeçmek gerekir bugünden, düşlerden. Belki mutluluk göz kırpar saklandığı yerden, üzüntü istirahata çekilmek ister köşe başında. Aşktan yana hiç şüpheniz olmasın ama ezelden ebede yeminli yüreklerde davetsiz misafir olmaya bizlerde ne var ne yok evde pişirip sunmaya. Kimi zaman gururumuz yerle bir olur tencerede kimi zaman sinirliliğimiz buharlaşır, yükselir gökyüzüne. Yemekte ki tuzdur aşk, koysan bir dert eksik olsa ayrı dert.
Velhasılı çiçek yürekli, güzide insanlar "Bir yürek üşümüş, kapamış kapılarını onarmak zordur şimdi."