Devrim Süren

Yanlışlar alışkanlık, alışkanlıklar yanlış olunca daha mı kolay yaşanır sanki yanlışlığın alışkısını bile bile
Reklam
Duruyorlar çevresinde. Bir tanesi deli diyor, bir tanesi yabancı diye bağırıyor, biri daha çıkıyor deli yabancı diye haykırıyor. Kendi kendine konuşup duruyordu diyor biri daha. Ayıp diyor bir başkası, utanmıyor musunuz? Utanıyor İoakim, elbette utanıyor ama çocuk ona sormuyor ki bu soruyu.
Güneşin doğduğu yer nasıl bilinmiyorsa, güneşin battığı yer nasıl bilinmiyorsa, buna karşılık bu güneşin dağların ardından çıkışı ile dağları ardına düşüşü arasındaki yolu az çok biliniyorsa, hele tepenizde durduğu zaman bu güneş nasıl bu dünyada bilinen birkaç, iyi bilinen birkaç şeyden biriyse, o yürüyüşün de başlangıç noktası ile bitim noktası sisli birtakım yeşilliklerin buğulu unutulmuşluğu içinde eriyor, ama ortasına yaklaştıkça, o yürüyüşün en parlak anı, öğle vakti, doruk noktası olan tepeye yaklaştıkça anılar aydınlanıyor, tepenin doruğunda hiç erimeyecek bir buz parçasının keskin aydınlığı içinde o yürüyüş, deniz kollarının birleştiği noktada, bütün öbür anılara meydan okuyan bir ölümsüzlüğe kavuşuyor.

Reader Follow Recommendations

See All
İnancı uğruna zindana atılmağı bile göze alamayan adamın inandığı söylenebilir mi? O halde, gerçekte, inanmıyorum. O halde, yıllarca, bilmeden, farkına varmadan, yalan söyledim. Yalanımı yaşadım, yaşattım başkalarına da. Kendimi aldatmakla kalmamışım, herkesi de aldatmışım.
Ben oraya koymuştum, almışlar, Arasına sıkışık saatlerin. Çıkarır bakardım kimseler yokken; Beni bana gösterecek aynamdı, almışlar. Kışken ilkyaz, sularımda açardı; Buzlu dağlar gerisine kaçıracak ne vardı? Eski defterlerde sararırmış yaprak. Beni bana gösterecek anlamdı, almışlar. Bir ışıktı yanardı gecelerde; Akşam, çiçekler uykuya yattı, Sardı karşı kıyıları karanlık- Beni bana gösterecek lambamdı, almışlar.
Sayfa 210Kitabı okudu
Reklam
Biliyorum saadet Bana dünyada gelmez Ölümü bekliyorum.
Kapalı kaynar tencerem, bilinmez Et mi pişer dert mi pişer.
Çok zaman caddelere Düşer yolun akşamın; Bende bugün ey sema Keder dolu akşamın!
Güneş dağın ardına Ateş kanıma düştü. Gölgeler duvarlara Elim yanıma düştü. Secdelerdeymiş Allah Bulmak alnıma düştü. Bedbaht kulu teselli Artık Tanrıma düştü.
Nasıl her meyvenin bir kurdu varsa, her insanın da yüreğini kemiren bir tutkusu vardır.
Sayfa 64 - 2. CiltKitabı okudu
Reklam
Koşulların nasıl gelişeceğini kim bilebilir Mösyö? İnsan ister, Tanrı karar verir...
Sayfa 9 - 2. CiltKitabı okudu
İnsanın zihninde gizli olan gizemli madenleri kazması için bir bahtsızlık yaşaması gerekiyor; barutu patlatmak için basınç gerekiyor.
Sayfa 187 - 1. CiltKitabı okudu
Mutluluk o büyülü adalarda kapılarını ejderhaların koruduğu saraylara benzer adeta. Ona sahip olmak için mücadele etmek gerekir.
Sayfa 45 - 1. CiltKitabı okudu
Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kağıt aldım. Oturdum. Ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.
168 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.