İnsanlık gerçekliği kazanırken düş denilen şeyi yitirdi. İnsan artık bir ağacın altına uzanıp ayağının başparmağı ile ikinci parmağı arasından gökyüzünü seyretmiyor, fakat bir şeyler yaratıyor; ayrıca becerikli olmak isteyen insanın aç kalmasına ve düşlere dalmasına izin yok; o biftek yiyip yerinden kımıldamak zorunda. Sanki eski, tembel insanlık bir karınca yığınının üstünde uyuyakalmış ve yeni insanlık uyandığında, karıncalar kanına karışmışlar ve sanki insanlık, o zamandan beri, bu hayvanlara özgü berbat çalışkanlık duygusunu üzerinden bir türlü atamadan en büyük hareketleri gerçekleştirmek zorunda.