Dilek

Dilek
@Dilek5863
Okumak bir ömür gibi uzun ve ...
Öğretmen ama aynı zamanda öğrenci
Lisans
60 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
Kadınlar, kendi içlerindeki cinsiyetçiliği ele alıp dönüştürmeye çalışmadan feminist politikanın bayrağını taşıdıkları sürece, hareketin altı oyulmaya devam edecektir.
Reklam
1970'lerin ortası gibi erken bir tarihte Diana Press, Class and Feminism ( Sınıf ve Feminizm) başlıklı derlemesinde... ...Mücadelede kız kardeş olabilmek için önce biz kadınların, diğer kadınları( cinsiyet, sınıf ve ırk farklılıkları dolayımıyla) nasıl baskı altına alıp sömürdüğümüzle yüzleşmemiz gerekiyor.
Feminizm; cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir harekettir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Onlar ne Tanrı' nın yasalarını anlar ne hakiki dinin gerçek niyetini kavrayabilir ne de günahkârla bir masumu birbirinden ayırt edebilirler. Sırlarına aldırmadan nesnelerin sadece yüzeyine bakarlar. Yargıları cehalettendir, kör adaletleriyle suçluyu iyi, masumu kötü yaparak eşitlerler. İnsanları bu şekilde suçlayanlara ve yargılananlara yazıklar olsun...
Rose Hanie iffet duvağını çıkarıp günah ve rezalet pelerinine büründü, diyeceklerdir. Daha fazlasını da söylerler, çünkü babalarının hayaleti hâlâ onlarda yaşıyor. İçleri anlaşılmamış sesleri yankılayan dağ mağaraları kadar boştur.
Reklam
Savaş insanlar arası değil devletler arası bir ilişkidir. Savaşta insanlar bireysel olarak hatta yurttaş olarak bile birbirinin düşmanı değillerdir, hiçbir zaman vatanın mensupları olarak değil ama onun savunucuları olarak, asker olarak birbirlerinin düşmanıdırlar. Bir devlet ancak başka bir devlete düşman olabilir, insanlara değil.
Çünkü tarih davetsiz misafirlere tahammül edemez, kahramanları kendi elleriyle seçer ve ne kadar ısrarcı olurlarsa olsunlar çağrılmadan gelenleri merhametsizce kapı dışarı ederdi; insan yazgının arabasından düşmeyegörsün, bir daha ne yapsa ona yetişemezdi.
Annem sık sık yukarı geliyor, parmak uçlarına basarak odaya girip bir şey isteyip istemediğimi soruyordu. Sol ayağımı Peter ve Paddy'nin ellerini kullandığı kadar rahat kullansam da bazen gözlerimin üzerine düşen saçımı düzeltmek ve alnımdaki teri silmek için geliyordu.
Artık her şeyi, eğlenmeye hevesli, içi merakla dolu bir çocuğun gözleriyle değil, bir sakatın, kendi derdini yeni keşfetmiş bir sakatın gözleriyle görüyordum.
Buna bir anlam veremiyordum. Yalnızca içimde, derinlerde bir yerde, sivri bir iğnenin çocukluğumun bütün güzelliklerini ve hayallerini delip parçaladığını, sakatlığımı çırılçıplak, saklanmayacak bir gerçek haline getirip beni bu gerçekten kaçamayacak kadar güçsüzleştirdiğini hissediyorum.
Reklam
Kadim bir gelenek vardı.Bir delikanlı kızı kaçırıp da bir eve sığındığında, kızın babası kim olursa olsun, sığınılan evin sahibi kızı ona veremezdi.Babasının rızasını ne pahasına olursa olsun alır, başlığını verir, düğünü yapardı.
Kalabalık ağır ağır saraya yürüdü. Karıncalar gibi... Hiç çıt çıkmıyordu, hiç kimseden... Bir an koca bir çıtırtı duyuldu. Sarayın kapısı çöktü, kalabalık içeriye aktı.
Gün açıldıkça kalabalıklar, kalabalıklar, dağılan sisin altından usul usul çıkar gibi, etekleri dalgalanan gecenin içinden çıktılar.
Önde, atın üstünde Ahmet, yanda Ağrıdağı insanları... Evler, köyler boşaldı. Bastıkça aşağı doğru kayan taşlarla birlikte, insanlar dağdan Beyazıt üstüne bir sel gibi aktılar.
Ve gece, karanlık yürümeye başladı. Ağrıdağının kalın derisi gecede ürperdi. Gecenin etekleri öfkeli, kararlı kaynaşmaya başladı. Gökte hiç yıldız yoktu.
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.