Dilek

Kankiiiğ 216.sy. geldik kalk artık yaaa :( sana güzel bir son yakışır
"Oblomov birden başını kaldırdı, çevresine bakındı, sonra derin derin içini çekerek yeniden yattı ve vakarlı bir sesle:..."
Sayfa 216Kitabı okudu
Reklam
"Her gün yan yana, baş başa oturmak kolay iş değildir. Birbirinin iyi yanlarından zevk alıp kötü yanlarına kızmamak için büyük bir yaşama deneyi, akıl olgunluğu ve insan sevgisi gereklidir." "İlya İlyiç'in Zahar'da gördüğü erdem, kendisine bağlılığı idi. Ama buna çoktan alışmıştı; o da,Zahar gibi, bunun başka türlü olabileceğini düşünemezdi. Bu erdemi artık görmez, ondan zevk almaz olmuştu. Buna karşılık Zahar'ın sayısız küçük kusurlarına, bütün aldırışsızlığına rağmen, dayanamıyordu."
Sayfa 110Kitabı okudu
"Sabah olur, hayat yeniden gelir; heyecanlar, hayaller dirilirdi. İlya İlyiç bazen kendini,değil Napolyon'un, Yeruslan Lazareviç'in bile eline su dökemeyeceği yenilmez bir cihangir olarak görmekten hoşlanırdı. Bir savaş tasarlar; bir neden icat ederek Afrikalılara Avrupa'yı istila ettirir; yeni bir Haçlı Seferi kurar, kendisi de savaşa katılır; ulusların kaderini değiştirir; şehirleri yağma eder; canlar bağışlar, öç alır, iyilik,mertlik mucizeleri yaratırdı. Bazen de bir fikir adamı ya da büyük bir sanatçı olurdu: Herkes ona tapar; göründüğü yerde alkışlar kopar; halk çevresini sararak, "Bakın, bakın Oblomov geçiyor! Büyük İlya İlyiçimiz geçiyor!" diye bağrışırdı. İçine kasvet çöktüğü, acılar içinde kıvrandığı zamanlar da olurdu; sağa sola döner, yüzükoyun yatardı. Bazen bu acılar büsbütün artar, içini fenalık basardı. O zaman yataktan kalkar, diz çöküp, masum ve coşkun bir ruhla dua eder, içindeki fırtınanın geçmesi için Tanrıya yalvarırdı. Kendini Tanrıya emanet ettikten sonra yatışır ve artık her şeyi oluruna bırakırdı. İşte İlya İlyiç gönlünün gücünü böyle harcıyordu."
Sayfa 102Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
"Ama sabah gelir geçer, gün bitmeye yüz tutar; Oblomov'un yıpranmış iradesi yorgun akşam saatleri gibi sessizliği ve rahatı arar; ruhunda fırtınalar, heyecanlar diner, düşünceleri durulur, kanının akışı yavaşlardı. Oblomov ağır ağır, dertli dertli sırtüstü döner, gözlerini pencereye diker, dört katlı bir evin ardına doğru ihtişam içinde batan güneşi hüzünle seyrederdi. KAÇ KEZ, KAÇ KEZ batan güneşin ardından böyle bakakalmıştı."
Sayfa 101Kitabı okudu
4,949 öğeden 4,861 ile 4,875 arasındakiler gösteriliyor.