Dilek

112 syf.
·
Not rated
Henüz Vakit Varken Gülüm
Henüz Vakit Varken GülümNazım Hikmet Ran
8.5/10 · 23.4k reads
Reklam
556 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
John Steinbeck'in tartışmasız en güzel eseri olan ona Pulitzer ödülünü kazandıran Gazap Üzümleri.Kapitalizm gerçeğini bu kadar net,bu kadar anlaşılır,bu kadar yalın bir dille anlatan başka bir kitap okumadım.1939'da ilk kez yayınlandığında şok etkisi yaratmış, büyük tartışmalara neden olmus kitap.Yaşadıkları yeri pek sevimli göstermediği,hatta küçük düşürdüğü gerekçesiyle California'da yasaklanmış. Yazar, Amerika'da 1930 Büyük buhran ekonomik kriz dönemlerini, insanlığın dramını etkileyici bir dille anlatmış.Joad ailesinin özelinden, genele yansıyan bakış açısıyla emekçi insanları konu almış. Bir somun ekmek için insanların bütün gün çalıştığı,insan gibi yaşamayı unutup köleleştirildigi, sömürü sistemini tüm gerçekçiliği ile anlatmış. Yaşanan tüm zorluklara rağmen aile onurlu insana yakışır yaşamak adına da bir mücadele veriyor kitabımızda. "Ana" karakterinin tüm aileyi birarada tutma çabası, herşeye rağmen direnişçi, mücadeleci ruhu takdire şayan mesela. Başlarda pek akıcı olmasa da sonrasında oldukça akıcı devam etti. Kitabın son sahnesini sanırım ömrümce unutamam. Sonrasında aileye ne oldu? Kafamda bir sürü soruyla bitti .Sarsıcı ve unutamayacağım bi kitap oldu benim için. İyi ki okumuşum dediklerimden.
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035.4k okunma

Reader Follow Recommendations

See All
"Ey kör! Aç gözünü de düşlerden uyan. Simurg'u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör.Kaf Dağına varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret.Bırak dünyanın haritasını yapmayı! Daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy.Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam dünyanın kendisini hiç görebilir mi? " Puslu Kıtalar Atlası syf:21
"Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu,açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor,bu yüzden daha rahat9 döşeklere,daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteye varıyordu ki, kendilerini altın ve gümüşten, zevk ve safadan, lezzet ve şehvetten bir âlem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı." Puslu Kıtalar Atlası syf:90
Reklam
238 syf.
·
Not rated
Kostantiniyye kitaplarından devam.Uzun zamandır okumak istediğim, bir kenarda beni bekleyen Puslu Kıtalar Atlası'nı sonunda okuyabildim.Kitap İlber Ortaylı tavsiyesi olunca kesin zor bir kitaptır diye düşünmüstüm ki, yanılmadım biraz karmaşık ilerleyen bir kitap.Başlangıç kısmında sık sık sözlüğe bakmak gerekiyor.Pek çok eski Türkçe kelime öğrendim.Bu anlamda kelime dağarcığınıza katkısı olan bir eser. Yazar bir felsefeci olunca içerikte çok zengin.Felsefe var, tarih var, coğrafya var, din var... Birbirinden bağımsız çok ilginç ilerleyen ama birbirine kusursuz bağlanmış hikâyeler var. Hikâye kitabı mı ?Evet.Masal kitabı mı? Evet.Roman mı? Kesinlikle.Efsane kitabı da diyebiliriz hatta. Son dönemler de okuduğum en ilginç,en fantastik kitap oldu kendileri. Öyle ki neresi gerçek, neresi hayal ayırmakta zorlandım bazı bölümleri. Konusuna gelince ; uyku esnasında ruhun bedenden ayrılıp diyar diyar gezdiğine inanan, ruhun zaten gezebildiği bu yerlere bir de bedenin kalkıp binbir zahmetle gitmesini abes bulan Uzun İhsan Efendi, içer uyku surubunu dalar düşlere... Zaten onun tek yaptığı hep uyuyup düş görmektir. Düşünde akıllara gelmeyen olaylara maceralara karışır. Hepsini yazar kitap haline getirir ve verir oğluna. Oğul Bünyamin kitapla yolculuğa çıkar ve yazılanları da bir bir yaşamaya baslar. Evet rüya icinde rüya, hikâye içinde hikâye, anlam içinde anlam oldukça farklı bir kitap. "Ne okudum ben " demek isterseniz tavsiye efendim.
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048.4k okunma
“Evet, ruhun yarası hiçbir zaman tam olarak kapanmıyor. Beden daha çabuk onarıyor kendini. Kalbin attığı sürece vücut iyileşebilir. Oysa ruhun bir kez darbe aldı mı, o yara dikiş tutmuyor. Sonuna kadar kendi kendine kanamayı sürdürüyor."
"Bir gün gençlik uçup gittiğinde, sadece bedenin dinçliği değil, gönlünün isteği de söndüğünde çok yanacaklardı ama iş işten geçmiş olacaktı."
"Semtlerin eski isimleri unutuluyor, şehir hızla geçmişinden koparılıyor. Oysa şehirlerde insanlar gibidir, geçmişlerini unutulursa, tarihlerinden koparılırlarsa kişiliklerinden de koparılırlar. Hiçbir özellikleri kalmaz. Birbirine benzeyen, sıradan insanlar gibi olurlar. Oysa İstanbul sıradan bir şehir değil."
590 syf.
·
Not rated
İstanbul'u okudum pür dikkat.Tarihini iliklerime kadar hissederek... Arkeologlar, tarihçiler, mimarlar, şehir planlamacıları hepsi birleşmiş Ahmet Ümit rehberliginde şehri gezdirdiler bana.Turist oldum defalarca gezdiğim mekanları bambaşka bir gözle gezdim.Bir polisiye romanından ziyade keyifli bir tarihi geziydi sanki. Istanbul'u, tarihini seven biri olarak tam da özlemişken Byzsntion'dan Istanbul'a uzanan bu yolculuğa eşlik etmek müthişti. Ben ki cinayet romanı, polisiye sevmem, mekan tasvirleri, tarihi kitaba harmanlayışı, mitolojik tasvirlere varana kadar anlatışı yani Ahmet Ümit tarzı sevdirdi bana. Diğer kitaplarına göre eleştirilecek noktaları olsa da damağımda bıraktığı İstanbul tadı sebebiyle birsey söylemek istemiyorum. Yedi tepeli şehrin, yedi tarihi mekanına bırakılan yedi ceset.Her birinin birbiriyle olan bağlantısı ve bu bağlantıyı çözebilmek adına yaşananlar. Hadi bakalım siz katilleri bulabilecek misiniz? Unutmayın Ahmet Ümit kitabın sonunda hep ters köşe yapar. #okudumbitti #ahmetümit #istanbulhatırası #okumakayricaliktir #okumakiyileştirir #okumakguzeldir #okumadigingunkaranliktasin
İstanbul Hatırası
İstanbul HatırasıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935.4k okunma
Reklam
404 syf.
·
Not rated
Kitap kulübümüzle birlikte geçen ay ki kitabımızda 99 teselli aramıştık.Derviş olmadığımdan olsa gerek kitapta kendime pek bir teselli bulamamıştım Bu ay da Yaratıcı' nın yüzüncü adı var mıdır, onu aramaya karar verdik.Böyle bir tevafuk Kuran'da Allah'ın doksan dokuz adının olduğu geçer. Pekala bu sayıyı yüze tamamlayan gizemli bir ad var mıdır? Yüzüncü Ad ile ilgili olarak; bu adın Hz. Süleyman'ın yüzüğünün üstünde yazılı olduğu, Nuh'un bu adı söylerek Tufan'dan kurtulduğu, bu adı söyleyenlerin cennete gideceği, dahası bu adın dünyayı kurtaracağı, insanligi kurtaracagi rivayet edilir. Böyle bir ad var mıdır? Yoksa bu bir kör inanç mıdır? Tüm bu soruların cevabı o gizemli kitapta. Karakterimiz yüzüncü adın yazılı olduğuna inanılan kitabın peşinde kıtalar, ülkeler, şehirler değiştirse de daha çok kendi içsel yolculuğunun peşinden koşuyor aslında. Yazarımızın Türk ve Osmanlı'yı sık sık olumsuz olarak betimlemesi rahatsız etse de genel anlamda beğendiğim bir kitaptı.( 1666 yılını yazmış olduğunu ve dönemin durumunu düşünürsek hak verilebilir)
Yüzüncü Ad
Yüzüncü AdAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20186.8k okunma
"Dünyaya bu çağda gelmiş olmak, teselli kabul etmeyen bir acı benim için. Ne kadar geç, Tanrım!Nasıl da solup buruşmuş dünya! Zamanın alacakaranlığında doğmuşum gibi geliyor bana ve öğlen güneşinin nasıl olduğunu hayal bile edemiyorum "
" Tanrı'nın bildigimiz doksan dokuz adına eklenecek yüzüncü bir adı var mı? Varsa nedir bu? İbranice bir ad mi? Süryanice mi? Arapça mi? Bir kitapta görür yada bir yerde duyarsak, nasıl tanırız onu? Geçmişte kim bildi bu adı? Ve hangi güçleri verir bu ad, onu elinden tutanlara? " syf: 285
130 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.