Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.36.38
@dileklekitap
@dileklekitap
@Dileklekitap
114 reader point
Joined on February 2020
Okuma Hedefleri
Çocukluğumda; akşam olup da lambalar yandığı zaman hep neyi merak ederdim biliyor musunuz? Özellikle hüzünlüysem. Acaba o evdeki mutlu mu? Şu an içinde bulunduğu zaman akıp gidiyor mu benimki gibi? Ben ağlıyorsam eğer o gülüyor mu? Herkes evinde huzurlu mu yaşıyor?
Penceresinde ışık olan her ev mutlu muydu? Bence asıl soru buydu. Maalesef hayat herkese toz pembe yüzünü göstermiyor. Hatta bazen savurdukça savuruyor. İşte bu kitapta onların hikayelerini okuyacaksınız. Kavuşamayan sevgililerle birlikte hüzünlenecek, sahte sevgileri okuduğunuzda öfkeleneceksiniz. Hele bir de yitirilmiş bir can varsa tarifsiz bir gam içinde olacaksınız.
Anne ve babasının ayrılığı ile ruhunda büyük boşluklar oluşan, hayatının en travmatik olayını yaşayan Audrey Hepburn oldukça zor bir çocukluk geçirmişti. 2. Dünya Savaşı’nı yaşamış, Nazi işgali altında direnişe yardım ederek hayatta kalmıştı. Savaş sona erdiğinde yiyecek ve ilaç dağıtımında, yaralı askerlerin bulunduğu bakım
Audrey Hepburn - Hiçbir Şey İmkansız Değildir İmkansızlığın İçinde Bile Bir İmkan VardırSeda Eroğlu · Destek yayınları · 2020152 okunma
Merhaba, yine yaşanmışlıklarla dolu bir kitapla birlikteyiz.
Karakterimiz ibret dolu yaşamının kaleme alınmasını istediği için yazarımıza ulaşıyor ve bu hazin hikaye de böylelikle başlıyor.
Evin hayal kırıklığı olarak dünyaya gelmiş Sevgi. Kız çocuğunu sevmeyen, değer vermeyen bağnaz bir anne babanın kucağına doğuvermiş. Ne
Reader Follow Recommendations
Hepimiz özledik değil mi çocukluğumuzu, saflığımızı, sokaklarda oynadığımız oyunları, eski evlerimizi ve hatta somyalarımızı, minderlerimizi. Çocukluğuma döndüm #eyaşkbiziaffet le.
Saklambaçlar, uzun eşekler, ıslık isterizler... Oyun oynardık, telefon, tablet, bilgisayar bilmeyen, tüplü televizyon izleyen nesil çocuklarıydık biz.
Kavgalarımız, küslüklerimiz dahi saftı bizim. Soba ile ısınırdık, portakal kabukları koyardık üzerine, patates dilimlerdik, oydu bizim cipsimiz.
Kitapta ne güzel söylemiş yazar, bakıyorum da şimdiki nesle, edepten değil de telefondan dolayı başlarımız öne eğik.
Evet şimdi herkes şikayetçi hayatından çocuk, genç, yaşlı farketmez. Büyüklere hürmet zaten yok. Çocukluk hiç yok. Öyle bir kapılmışız ki dünyaya vay halimize.
Şöyle bir silkelenmek için yazarımızla sohbet edebilirsin bu kitapta. Öyle güzel hikayeler de var ki, #kurbağaveakrep in hikayesi, karanlık tünelden geçen askerlerin heybelerine doldurdukları taşların hikmeti. Okudukça derinlere indiğin ve oradan çıkmak istemediğin ruhuna lezzet bir kitap.
Hadi heybelerimizi bu kıssalarla doldurmaya...
Nedir bu hormon bozucular? Vücudumuzdaki hormonlara benzer etki gösteren, hormonların salınımlarını bozan, ya da oluşturacakları etkileri arttıran veya azaltan kimyasal maddelerdir. Canlılarda olumsuz sağlık etkilerine sebep olan bir kimyasal madde veya bileşiktir.
Günümüzde obezitenin artması, kanser türlerinin daha sık görülmesi, erkeklerde sperm sayısının düşmesi, tüp bebek oranının artması, ergenlik yaşının giderek küçülmesi neden sizce? Bunu toplum olarak düşünmekte ve hep tartışmaktayız.
Peki bunun önüne geçemez miyiz? Belki biraz zor çünkü toplum olarak artık kolaya alışmış bir yapıdayız. Fakat önlemlerimizi alıp yavaşlatabiliriz diye düşünüyorum. Nasıl mı?
El ve vücut temizliğine oldukça önem vermeliyiz. Çünkü bu kimyasal maddeler deriden emilerek de vücuda girebiliyor.
Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmek en güzeli. Bilinen, güvenilen markaları tercih etmeli, ürünlerin son kullanım tarihine dikkat etmeliyiz.
Meyve ve sebzeleri tüketmeden önce iyice yıkamalıyız.
Yemekleri mikrodalgaya plastik kapla koymamalıyız.
Aşınmış plastikleri kullanmamalıyız.
Hazır konserve gıdalar yerine taze gıdalar tercih etmeliyiz.
Bu önemli bilgilerle biraz olsun hayatımızı bir düzene koyabiliriz.
Oktay evlerinde yasak olan odaya nihayet girebilmişti. Bu kasvetli odada içi kitaplarla dolu koca bir sandıkta iki kitap dikkatini çekti. Türkçe yazılmışlardı, diğerleri bilmediği bir dildeydi. Tünel ve Ana Tanrıça yazıyordu kitapların kapağında.
Bu kitapları okur okumaz bir gizemin kucağına düştü Oktay. Rüyalar ve gerçekler birbirine karışmıştı artık. Çünkü Ana Tanrıça ve Düş Yaratıkları’na gerçek yaşamın kapısını açıyordu bu kitaplar.
Peki iyiliği temsil eden Ana Tanrıça mı yoksa Düş Yaratıkları mıydı?
Oktay merakından düştüğü bu cehennemin içinden, iyiliği kimin temsil ettiğini bulamazsa insanlığın sonunu getirecekti.
Fantastik türü olan bu kitap 12+yaş için uygundur.
Hem çocukların hem de yetişkinlerin okuyabileceği, çizimleri ile beni büyüleyen özel ve güzel bir kitap ile geldim sizlere bugün de.
Ebabil ile kuşların fillerden güçlü olabileceğini,
Hurma Kütüğü’nde bir kütüğün Resul-i Ekrem’e olan zikrini
Kasva’da Peygamber Efendimizin (sav) ile bir devenin dostluğunu
Örümcek ile küçük bir örümcek ağının Allah’ın elçisini, kocaman insanlardan nasıl koruduğunu okuyacaksınız. En önemlisi de çocuklarınız okuyacak, öğrenecek.
Kitap kapaklarını da çizimler kadar sevdiğimi söylemeden geçemeyeceğim.
Rengarenk bir okul öncesi seti ile merhabalar
Fırfır’ın okuldaki ilk heyecanlı gününü, yeni arkadaşlıklar edinmesini, düzenli ve tutumlu olmayı, beslenmesine dikkat ederek sağlıklı yaşamayı, kendi odasının temizlik ve düzenini sağlayarak sorumluluk almayı; arkadaşları ile birlikte hediyeleşmenin nasıl bir emek olduğunu, mevsimlerin özelliklerini nasıl öğrendiklerini çocuklarınıza okuyarak, onları eğlendirerek, siz de daha kolay sorumluluk yükleyebilirsiniz onlara.
Baskı kalitesi ve çizimleri ile kaliteli 10 kitaptan oluşan bu sete sizler de sahip olmalısınız.
Her bir hikayenin sonunda yer alan ‘Düşünelim’ bölümünde çocukları keşfetmeye yöneltecek sorular da mevcut. Bunların birkaçını sizlerle paylaşabilirim.
Okullar olmasaydı neler olurdu?
Vitaminlerin bir rengi olsaydı C vitamininin rengi ne olurdu?
Niçin ateşimiz çıkar?
Neden kendi yaptığımız hediye daha değerlidir?
Evimizi neden havalandırırız?
Güneşli bir kasım sabahından günaydınlar...
Bir solukta okuyabileceğiniz sevgi, özlem, yalnızlık, aşk gibi duyguları barındıran bir şiir kitabı.
Şiir okumayı sevenlere tavsiye edebilirim.
Kısa bir ‘merhaba’ faslından sonra da küçük bir alıntı ile ‘elveda’ mı bırakayım sizlere.
Anne ben geldim, ben sana geldim
Seni çok, çok özledim anne
Elimde görünen çok sevdiğin çiğdem çiçekleri
İçerimde görünmeyen hasretim var
Dünyadaki hiçbir çiçek senin gibi kokmuyor
Kokunu, kokunu özledim anne...
Bugün de evimize küçük kızımız Zeynep Kiraz’ı, abisi Fatih’i, ablası Ayşe’yi, annesi Hamiyet’i, babası Fehmi’yi, babaannesi Kiraz’ı ve dedesini konuk ediyoruz. Biraz önce küçük kızımız mı dedim ben? Sanki biraz büyümüş de küçülmüş gibi diyelim. Çünkü nerde bir sorun var, çözümleriyle Zeynep orada. Yaramazlık mı yaptı, telafisi hemen hazır. Bencillik mi yaptı, doğruyu görebildiğinde utancından da yerin dibine girecek kadar uysal ve akıllı. Yardıma muhtaç insanları gördüğü zaman, okulu yardım için toparlayan, açlığı hissetmek için okula bile oruç tutturabilen Zeynep’ten bahsediyorum. Tabi bunun yanında abisi ile çekişmeleri de var. İntikam planları falan... Bir de teyze olunca depresyona girmesi yok mu Zeynep’in ah ki ne ah... Depresyondan çıkmak için bile çözümü kendi bulmuştu. Diyet macerasını da es geçmeyelim, Zeynep’in vücudunu dirençsiz bırakıp okulda bayılmasına sebep olan.
Zeynep Kiraz’ı, sen okuyarak tanımaya ne dersin?
Ben okurken keyif aldım ve çok eğlendim. Kızlarımın ne çok kahkaha atacaklarını düşünebiliyorum. Zeynep Kiraz’ı kızlarımın kitaplığına koyarken sizlere de tavsiye ediyorum.
+9 yaş için uygundur.
Günaydınlar efendim, size farklı bir kitap ile geldim bugün #holografiktiyatro türü bir kitap. Kitabın konusundan önce kavramlara bir değinmek istiyorum.
Hologram:Gerçek gibi gerçek olan, bazen gerçeğinden ayırt edilemeyecek kadar olan, hala inanılmaz derecede gelişmeye devam eden, 3 boyutlu görüntü işlemidir.
Holografik Tiyatro:Tiyatronun ana unsurları korunarak; çağın imkanlarından biri olan hologramın, tiyatroya “yazılı oyun metni” şartıyla uyarlanmasıdır.
Yazılı ilk Holografik Tiyatro metin örneği Kimya’dır.
Kalıplara, ön yargılara karşı yazılmış, kadınlık kavramının, sorgulama ve çatışmaların olduğu kurgusal biyografik tarzı bir kitap #kimya .
Aynı kişi olmak üzere iki tane Kimya izliyoruz okumaktan öte hayalimizde canlandırarak. Biri sahnede, diğeri hologram görüntüde. Biri döneminde yaşayıp günümüze gelmiş, diğeri günümüzde doğup yaşamış. Kimya ve Kimya Hatun...
Mevlana’nın manevi kızıdır Kimya Hatun. Şems’e aşıktır ama onunla evlenmesine rağmen kavuşamaz, imkansızdır ona olan aşkı ve genç yaşında da ölür.
Yazarın ilk kitabı, yazdığı ilk tiyatro oyunudur. Tiyatrocu olan yazar @yesimuludaag Kimya’yı oynamak istemiş ve bir yazar arayışına girmiştir. Konusu itibariyle yazar bulamayınca da kendi yazmaya karar vermiştir.
Holografik olması açısından ben okurken biraz zorlandım, hatta tekrar ettiğim yerler oldu. Okumaktan çok izlemeyi fazlasıyla isterdim, tiyatroya hiç gidememiş biri olarak.
"Kasımda aşk başkadır çünkü bize ölümsüz bir aşkı hatırlatır. 10 Kasım 193∞."
"Adını Türk tarihine altın harflerle yazdıran büyük şahsiyet sen Türk milletinin kalbinde ebedi yaşayacaksın."
"Atam sen rahat uyu yolcusuyuz biz hürriyetin, Atam sen rahat uyu bekçisiyiz cumhuriyetin."
Öğretmenleri ödev vermişti, Kurtuluş Savaşı konusu. Anneannesinin anlattığı büyük dedesinin hikayesiyle Nutuk’u tekrar okumaya karar vermişti. O gün anneannesinden aldığı, içinde Tahsin Çavuş’un da olduğu resimleri alıp heyecanla arkadaşlarının yanına gitti Aslı.
İşte burada başlıyor hikayenin en güzeli. Aslı, Şafak, İlke, Berke ve Egemen bir barakadan geçerek zaman atladılar. Tarih 25 Kasım 1927, Ankara’da Zafer Anıtı’nın açılışı... Atatürk’ü görmeden dönmek yoktu söz verdiler birbirlerine.
Barakayı nasıl buldular, onları geçmişe götüren kimdi?
Daha Soyadı Kanunu çıkmamış, Harf Devrimi yapılmamış. Bakalım bu küçük meraklılar nelerle karşılaşacak, kimlerle tanışacak bu özel kitapta?
Her öğretmen, anne ve baba bu kitabı okuyup okutmalı. Çocuklarımızın kitaplığında kesinlikle yeri olmalı.
Sevgi, özlem, çocuk, umut, kadın gibi duyguları barındıran bir şiir kitabı.
Görseller ayrı bir tat katmış şiirlere. Şiir severlere tavsiye olsun.
Bir alıntı ile keyifli günler dilerim...
Sen,
O hüznünü sesine gizleyen
Konuştuğu için utangaç
Anlattığı için muzdarip
Karanfil kokuyorsun sen...
Bir akşam çöp kutusunda bulunmuştu Süveyda, kundağının içinde. İsminin yazıldığı bir kolye ucu çengelli iğneyle kundağının içine iliştirilmişti.
Kim neden bırakmıştı çöp kutusuna onu?
Ahmet Bey ve eşi Güner Hanım karokola teslim etmişlerdi onu. Başka bir şehirde Çocuk Esirgeme Kurumu’nda büyüdü Süveyda.
Üniversiteyi
Eşinin ani ölümüyle depresyona giren yazar, kendine gelebilmesi için bir hedef belirlemişti. İlgi alanlarına yönelmiş; yaşlıların hayatına girmek, kendini yaşamdan soyutlayanları yaşamın içine katmak, yiyip içmelerine, ilaçlarının düzenine kadar onlara öğretmeye karar vermişti. Amacı onlara bakmak değil, onların hayatlarını düzene koymak bir nevi onlara hayat koçluğu yapmaktı. Ve ilk projesi annesi oldu.
Bir yandan annesine verdiği desteği, bir yandan da sağlık üzerine en çok da yaşlılarımızı ilgilendiren çok değerli bilgileri okuyacaksınız.
