Arza hacet yok, Hâlim sana ayândır Dile gerek yok, Sessizliğim sana beyandır Söze lüzum yok, Susuşum sana kelâmdır Kelâma gerek yok, Aşk sana figândır..
Takılıp gitmek istiyorum şu güneşin arkasına. Yanımda umutlarım, ardımda yorgunluklarım. Artık yarım kalmışlıkların olmadığı, Birilerinin beni anladığı, Ruhumun ve bedenimin mutlu uyandığı yerlere...!
Küçücük kalbime kâinatı sığdırıp; Celal ve Cemal tecellileriyle çalkalayan Sensin biliyorum. Tâ kemâl bulsun diye..
Kalbime bu duyguları yerleştiren, hâlimi en iyi bilen Sen iken; Sana arz-ı hâl etmeye ne hacet, ne cüret.. Ama duâ diliyle de işitmek istiyorsun madem, mahremce hâlimi Sana arz ediyorum ey Rabbim!
Hâlden hâle geçişler, birbirine zıt