Anadolu'nun kadim geleneklerine göre her acının ilacı yemekti. Ne kadar üzüntülü bir olay yaşarsan yaşa, yemek tedavi ediciydi. Antakya'da anneannem öldüğü zaman komşular bir ay evde yemek pişmesine izin vermemişlerdi. Her bir komşu sırayla ziyafet sofraları kurmuştu. Yemek hep "ölmüşlerin ruhu için" yeniyordu. Sanki o ruhlar, besinlerden yararlanacakmış gibi.
Ama bu adetleri, bugünün materyalist mantığıyla yargılayanlara ve küçümseyenlere kızardım ben. İnsanoğlunun teselli için binlerce yıl içinde geliştirdiği formüllerden birisiydi bu ve bence gerekliydi.