Korkuyla kolumu çektim. Duvar kolumu sessizce içine doğru alıyordu. Siyah ve tuhaf bir karaltı, anlaşılmaz fısıltılarla rüzgârın yuvarladığı kurumuş bir diken topu (yeniden diriliş bitkisi) gibi zayıf köklerinden kurtulmuş ovaya doğru hızla uzaklaşıyordu.
Uzun süre kendimize gelemedik. Dünya, kimsenin istemediği, çocukların bile ısırıp tükürdüğü ham bir meyve gibi elimizde kalakaldı. Utançla ona sıkı sıkı sarıldık.