Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Dr.Muhammet Barkım CANLIOĞLU

Dr.Muhammet Barkım CANLIOĞLU
@DoktorMBC
Merhum Ziya Gökalpin ortaya koyduğu Türk Milletindenim İslam Ümmetindenim Batı Medeniyetindenim fikrinden hareketle kendimi her yönde geliştirmeye çalışan biriyim. youtube.com/@muhammetbarkmc...
Doğuda doğdum, Batıda büyüdüm, İç Anadoluda Olgunlaştım. Hicri Takvimde 1409 yılının Aşure Gününde gözlerimi dünyaya açtım.
185 okur puanı
Ocak 2024 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Bıktığım Benim
Gülümsediğimde bana hep kaş çatanlar, Somurtmaları yüzüme çağırdı benim, Peşimden gıybet edip iftira atanlar, Hayatımdaki namertler bıktığım benim... Hoppa, züppe, nobran, kalleş, türlü keşmekeş; Sonsuz şerleri üstüme yağdırdı benim. Çektiğim çileye yok denk, bulunmaz ki eş; Ziyan olan ömrüm oldu bıktığım benim... Cahil şerri, zalim zulmü bitirmedi hiç, "Bu nasıl baht?" sorusudur yıldığım benim... Mafyalara aşk sunanlar etti beni linç, Kaderden kahpe olanlar bıktığım benim... Doktor MBC
Reklam
Bu Tufan Niye?
Bir çelimsiz vücut ile bir kara kader, Üzerimdeki lanettir necis hediye, Herkesin bağında nice meltemler eser, Benim ömrüm zaten çölken bu tufan niye? Çözemez derdimi gelse cümle insanlar, Düğümlenir nice akıl, çöker ilmiye, Gözde yaş, gönülde sızı, ruhta hasar var, Üfleseler yıkılırım; bu tufan niye? Acıma sırıtır melek yüzlü şeytanlar, Dostlar şaşar dertlerimdeki silsileye; İlim irfan çaresizdir, biter imkânlar, Sönmez ateşte yanarken, bu tufan niye? Doktor MBC
Hayal Kırıklıkları ve Kurtuluş
Hayatım hayal kırıklıklarıyla geçti. Yeniden toparlanıp ayağa kalkmanın ne zor şey olduğunu ve toparlanma süreci içindeki şizofreninin zor bir durum olduğunu inanın çok iyi biliyorum. Gücümüzü güçsüzlüğümüzden, erkekliğimizi korkaklığımızdan almadıkça, yenilgilerimizi kabul ederek tırsmadıkça üzülmeye devam edeceğiz. Doğrudan para istemeden akıl istemeye başlarsak, milletimizin üstündeki kara bulutlara parlak bir güneş doğacaktır.
Sayfa 99

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ankara ve Türk Şehirciliği
Devletin kenar kısmında, hattâ dışadönük bir başkente karşı 1923'te Ankara lehindeki savlar arasında yer alan içerden Anadolu'yu geliştirme gerekliliğinin dile getirildiğini hatırlarız. Ankara, lehtarlarının hayal ettiği medeniyet, yenilik ve modernleşmenin ışıltılı merkezi oldu mu? Derin Türkiye için kültürel, ekonomik, toplumsal ve siyasi bir "dönüşüm operatörü" oldu mu? Birkaç sözcükle bunu söylemek imkânsızdır. Siyasi-idari düzlemi bir kenara bırakırsak şehircilik düzleminde sadece buna olumlu cevap verebiliriz. Bu düzeyde Ankara Türkiye'nin geri kalanının takip ettiği bir model olmuştur. Başka bir deyişle, yabancı referanslar - "Batılılaşma" cazibesi - ile milli seçenek arasında gidip gelen Türk şehirciliği Ankara'da oluştu.
Sayfa 465
Ekonomik Özgürlük
Ülkemizi gelişmiş ülkelerin tefecilerinden kurtaracağız. Onların pazarı olmaktan kurtulacağız. İtibarımızı tekrardan kazanacağız. Kurtuluş Savaşımızın sonunda en zor kabul ettirebildiğimiz şey kapitülasyonların kaldırılmasıydı! Bir bakar mısınız kullandıklarımıza?! Hacı Şakir'i satmışız, Hacı Şakir'i! Nasıl bu kadar milli duygulardan yoksun olunur? Nasıl? Yuh olsun! Bizler ve de Araplar bu Vahhabi/Bedevi kültürünün karanlığında ezilecek insanlar değiliz. (Zafer Öner, Tek Yol Çağdaşlık, Akılçelen Kitaplar, Ankara, Sayfa 99)
Reklam
1919'dan 1923'e Ankara
1919'ların sonunda mütevazı bir Anadolu kasabası/idare merkezi olan Ankara üç dört yıl içinde Kurtuluş Savaşı'ndan kaynaklı olaylara bağlı büyük çalkantılara tanık olmuştur. Savaş son bulduğunda şehir, şekillenmekte olan bir devletin, parçalanmış Osmanlı İmparatorluğu'nun (topraksal olarak) çok küçülmüş bir hali olan Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentliğine terfi etmiştir. Ankara'nın kaderi, eski düzenin nefret edilesi simgesi haline gelen İstanbul'dan uzak bu şehre yerleşen doğmakta olan bir devletin kaderine artık bağlıdır. Hiçbir şey kesinleşmiş değildi; belirsizlikler ve coşkular ortamında her şey inşa edilmeyi bekliyordu.
Sayfa 145
Toprağa Merhaba
Bir tükeniş değil, bilakis varoluş; Hayat denen hastalığa en derin deva; Kendinden evrene bir kutlu kayboluş; Tüm dertlere elveda toprağa merhaba... Bir baş eğiliyor iken bir taş dikilir, Mermer tarlasına her gün bir tane daha; Göze yaş inerken göğe rahmet ekilir, Nur yağmurları uman toprağa merhaba... Ekmek tuz kavgası biter aşa doyulur, Gırtlaktan tek lokmacık geçemez bir daha, Kundaklı bebek has beşiğine konulur, Zilzal ile sallanan toprağa merhaba... Doktor MBC
"Ankara Kardeş"
Aşağıdaki karikatür, Jean François Perouse'un "Angora'dan Ankara'ya: Bir Başkentin Doğuşu (1919-1950) kitabın 144. sayfasından alıntılanmıştır. Söz konusu kitabın 18/04/1992 tarihli Cumhuriyet gazetesinden aldığı bu karikatürün altında şöyle yazmaktadır: " Devlet ana ile aç çocukları: İstanbul: - Karnım aç!.. Anne, karnım aç!.. Devlet Ana: - Bekle.. Ankara Kardeşin emsin de sana süt olsun!... (Çizen: Ramiz Gökçe / Akbaba - 1923) Bu karikatürü gerekli şekilde irdeleyip anlayabilirsek gözü doymazlığın insanlığı, ülkeleri ve özellikle de Başkentleri nasıl yozlaştırdığını daha iyi anlayabiliriz. Tabi iş işten geçmezse!
Erdem ve Liyakat
Erdem düşüncesini, düşünmeksizin çaba düşüncesine bağlıyoruz. Liyakat ise, bizim için, herhangi bir biçimde iştencin kişisel çıkarlarla, bencillikle mücadelesi anlamına geliyor.
Reklam
Dünyanın Ahlaksal Vizyonu ve Siyasal Gereklilikler
Demokrasi ve özgürlüğün dinsel çerçeveye göre temel kazanımlarından biri doğru yaşamı kavrama biçimlerinin ve inanç farklılıklarının yok edilmezliğinin kabul edilmesi, bir başka deyişle ahlaksal plüralizmin kabul edilmesidir. Ahlaksal ideallerde de, yaşama biçimlerinde de yok edilmez bir etik farklılık vardır. Bu unsurlar tartışılmaz biçimde aşkınlığın reddedilmesinin karakterize ettiği ve ahlakı rasyonalite pratiği içine oturtma girişiminin meşrulaştırdığı modern döneme bağlı gözükmektedir.
Yargıç ve Toplum
Hukuk, ancak tarafsız bir hakem, tarafların dışında ve davayla ilgili olmayan bir "üçüncü kişi" tarafından "adil" bir biçimde karara bağlanabileceği düşünülen bir anlaşmazlık söz konusu olduğunda "dile getirilir".
Sayfa 977Kitabı okudu
Yasaların Derlenmesi
Her yasa derlemesi kendine özgü bir felsefe içerir. Bunu kesinlemenin en iyi yolu, Avrupa'da 18.yüzyıldan bu yana dalga dalga birbirlerinin yerini alan medeni hukuk yasalarındaki düzenlemelere bakmaktır. Bu dalgaların ilkini - Fransızlar'ın Bonaparte'ın yüzünün akı gibi gösterdikleri ama aynı zamanda Prusya'nın Allgemeine Landrecht'ini ve Avusturyalı Joseph yanlılarının metinlerini de sarmalayan - felsefe olarak Aydınlanma ideolojisine bağlamak bir gelenek olmuştur.
Sayfa 987Kitabı okudu
Yurttaşlık Hümanizması
Modern toplumların karmaşıklığının sürekli artmasının insanları ahlaksal otantiklikten uzaklaştırabileceği anlamında tarih ve değer arasında bir ayrılık olabileceği düşüncesini destekleyen 18.yüzyıl yurttaşlık hümanizması, daha sonraki yüzyılın, gelişmiş toplumların insanı çalışma koşullarına egemenliğinden kopararak insanilikten uzaklaştırdığı yolundaki eleştirisinin habercisi olmuştur.
Sayfa 1004Kitabı okudu
Sivas'ın Yollarına
Sivas'ın yollarına, Çıkayım dağlarına; Bırak ben, beni vuram, Ölüm gitmez soruma vay!
804 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.