Yaşamı tümüyle seven bir kişi yaşam süresine, her alandaki gelişmeye ilgi duyar. Elindekileri öylece
tutmaktansa onlarla bir şey kurup yaratmayı yeğler. Her şeye şaşırarak bakabilme gücü
vardır onda; eski şeylerin getirdiği güvenlik duygusunun yerine yeni şeyler aramaktan hoşlanır. Kesinlik yerine yaşama serüvenini seçer. Yaşama yaklaşımı mekanik değil, işlevseldir. Yalnızca parçaları değil bütünü, sayısal toplamlardan çok yapısal bütünlüğü görür.İnsanları cansız nesnelermiş gibi şiddet kullanarak, parçalayarak, örgütsel kurallarla yöneterek değil sevgisiyle, aklıyla ve kendi kişiliğiyle etkilemek,biçimlendirmek ister. Salt heyecan duymak yerine yaşamdan, yaşamın her türlü belirti ve görüntüsünden zevk alır.
Bize küçük yaşta öğretilen şeylerden biri de anneye, babaya ve öğretmene saygı duyulmasıydı. Çocuklarımızı da bu şekilde yetiştirmeye gayret ediyoruz. Biz bunları yaparken, başka alanlarda, kurumlarca, öğretmenlerin itibarı sarsılıyor, önüne türlü zorluklar getiriliyor, yetmiyor şiddete maruz kalıyor öğretmenler, o da yetmiyor öldürülüyor. Binbir emekle icra etmeye çalıştıkları görevlerini yerine getirirken, üstelik emeklerinin karşılığını alamadıkları gibi bir de can güvenliğini sorunu yaşıyorlar. Bugün öğretmene, doktora doğrultulan silah yarın başka mesleklere ve sonra ayrım gözletmeksizin her insana yöneltilecek, o yüzden bireysel silahlanmaya, her türlü şiddete hayır! Her türlü şiddete dur demezsek, yakındır bir silahla durdurulmamız!