İzlediğim dizilerde bı insan ruhunu kaybettiğinde pişmanlık,acı, hissetmiyor. Geçmişte yaşayıp mutlu olduğu şeyleri aklına getirdiğinde aynı etki olmuyor. Ve ruhu olmadığı için öteki haline göre daha mutlu. Kendini insan yapan ,ruhuydu. Anahtarı birkez kapattığında tekrar açması çok zor oluyor. Çünkü insan acı hissetmeden yaşamanın yerini hiçbir şeyle dolduramıyor. Birini üzdüğünde kırdığında pişmanlık hissetmemek onlara göre büyük bir ödül. Buna sebep kapattıkları ruhlarının eksikliğini hissetmiyorlar.
Bı gün tanıdığınız birinin size karşı değiştiğini hissedersiniz. Mesela önceden sizi görünce gülümseyen o yüzü şuan tepkisizdir. Halini hatırını soran o düşünceli insan şimdi kendisinin de iyi olmadığını söyluyordur.Sadece siz konuşmak istediğinizde konuşur. En kötüsü de bu ya zaten. Birinin siz çaba göstermeden sizinle konuşmadığı farketmek. Sürekli bı şeyler sorup muhabbet etmeye çalışmak. Aldığınız tek cevap kimseyle konuşmak istemiyorum olur. Ama sizin olmadığınız bir ortama uzaktan baktığınızda ,aslında her şeyin yolunda olduğunu, gayet gülüp espriler yaptığını farkedersiniz.
Çok uzun süredir uyuşmuş gibiydim. Dışarıdan mutlu görünen bir hayatı yaşıyor ama tam olarak içine giremiyordum. Tam olarak hissedemiyordum. Kış uykusundaydım.
HENÜZ TANIŞMAK İÇİN ÇOK ERKEN
Yirmi beşimdeyim
En sevdiğim rengi bilmiyorum.
Kendime, kendimle ilgili soru sormaktan korkuyorum
Kitaplığımdaki hiç okumadığım kitaplardan utanıyorum.
En sevdiğim yemek neydi peki, hatırlamıyorum
Hayatımda en çok diye bir şey var mıydı, hiç sanmıyorum.
Neden böyleyim diye sormuyorum
Vereceğim cevaplardan