Tabii ki suç ve cezayı 3 günde bitirmedim, hatta husumetimiz çok eskiye dayanıyor. İlk okuduğumda lisedeydim sanırım, Raskolnikov’un çok konuştuğunu düşünüyordum, yarısına bile gelemeden pes etmiştim. İkinci kez başladığımda ise bir öğretmenimin yorumu etkilemişti beni- yani evet hocam tabii ki uzun sürecek okumam 1 haftada nasıl içime işleyeyim ki-. Son denememin başarıya ulaşacağını biliyordum çünkü artık hazırdım ve beklediğim gibi artık Raskolnikov’u ve düşüncelerini daha iyi anlıyordum. Bu yazı kesinlikle kitapla alakalı olmadı ama olsun. Şunu da eklemem gerekiyor sanırım; en başından beri hep kötü ve karamsar bir son bekliyordum, bir cinayet nasıl iyi bitebilirdi ki? Ama sanırım bunun bir cinayet olduğunu kabul etmeyen bir baş karakter -hem de tüm roman boyunca acılar içinde olmasına rağmen - değişimin, gelişimin ne demek olduğunu ve çekilen tüm acıların ötesinde yeni başlangıçlar olduğunu bana tekrar hatırlattı ve bu kitap beni yüzümde bir tebessümle uğurladı.