"Biz bunca meşakkate, alkış uğruna katlanmadık. Halis niyetimiz, rıza-yı ilahidir." diyerek, bir gün sonra merasimle girmesi gereken şehre, gece vakti yanına sadece birkaç kişi alarak girdi. Bir sandalla karşıya geçti ve gizlice saraya yerleşti.
Bugün her gittiği yerde de tantanalı merasimlerle, adeta "Mısır Fatihi" gibi karşılanan, daha doğrusu kendini karşılatanları ve alkışlatanları düşünüyoruz da, aradaki korkunç devlet adamlığı farkını görüyoruz...
Bir millet nasılsa, idare adamları da onun gibidir. İşte bundan dolayıdır ki eskiden beri "Her millet layık olduğu idareye ve idare adamlarına sahip olur" denilmiştir.