Bir öykü olarak yola çıkılmış bu yazının baş kahramanı Martı Jonathan, insanlık belki de hayvanlik tarihini anlatıyor gibi geldi bana. Her topluluğun yazılı olmayan kuralları, artıları, eksileri var. Ilk başta geçim derdi yaşayanların başka şeylerle ilgilenecek vakitleri yoktur gibi bir algıya kapılsam da, başka şeylerle ilgilenerek geçim derdi de giderilebilir olduğunu gördüm. Yeter ki o işi iyi yapın. Özellikle gençler ve çocuklar için hayallerinizden vazgeçmeyin mesajı kitap boyunca kendini gösterirken, yetişkinlere de içinde büyüyüp şeklini aldığımız sosyo kültürel yapının dar kalıplarına dışardan bakabilmemiz için bir fırsat sunuyor. Toplumsal ve dinsel yozlaşma, ideolojilerin hedeflerinin tam tersiyle sonuçlanması gibi ironik bir bölüm var ki içimi burkmadı değil. Yine de bir hikaye olduğu için sonunda her karanlıkta parlayan bir ışık bulunabilir mesajı verilmiş. Özgür olmadığımız bu dünyada özgürlük arayisimizin bitmemesi umudu ile iyi okumalar.