Buraya alelacele gelmiştim, New York'a genelde gelindiği gibi, bir şeyden kaçıp başka bir şey ararken. Geçmişin kıtasından, geçmişinin olmadığını iddia eden bir yere kaçıyordum, gerçi bu arada orada da birikmişti geçmiş.
...adını sordum, bana Gaustin diyin dedi ve gülümsedi... "Bizimkiler adımın ne olacağı konusunda bir türlü anlaşamamış... Annem bana Augustin demeye devam ediyor, babam ise hayattayken Garibaldi derdi. Böylece erken dönem ilahiyatla geç dönem devrimcilik bir araya gelmiş oldu."
Bizler geçmiş fabrikalarıyız. Canlı geçmiş makineleri, başka neyiz ki? Zaman yiyoruz ve geçmiş üretiyoruz. Ölüm bile çözüm değil. İnsanın kendisi gider ama geçmişi kalır.