“Yalan söylemek seni rahatsız etmez mi?” dedi Marcel. “Eğer birisine acı vermeden, rahat rahat olduğum gibi olamıyorsam kendimi savunabilmenin tek yolu olur bu.”
Yokluk, kardeş olmak, savaş, göç, gurbet, vedasız kopuşlar ve kendini yeniden ve yeniden var etmek…
Bu büyük gerçek yaşam macerası şifa veren minicik bir homeopatik remedi hapı gibi yalnızca kırk sayfaya sığabilir mi? Agota Kristof bunu öyle sade, öyle akıcı başarmış ki hayran kalmamak mümkün değil.
Arka kapakta Kirkus Reviews’in yorumundaki gibi “Bu kitap küçük bir mücevher”
Okumaz YazmazAgota Kristof · Can Yayınları · 20231,248 okunma
Kendini silmek. Artık olmamak. Ama kendimi öldürsem bile varlığım sürecek. Ölmüş olacağım. Onlar ölümüme zincirlenmiş kalacaklar ve yeryüzünde aniden beliren bu gedik binlerce öngürülmeyen ipi titreştirip kopartacak. Yerimi Berthier alacak ya da Lenfant. Ben yine yokluğumun mümkün kılacağı tüm o edinimlerden sorumlu olacağım.
İnsanın kendi deneyimlerini reddetmesi, kendi gelişimini durdurması demektir. Deneyimlerini reddetmek, insanın kendi yaşamına yalan söyletmesi demektir. Ruhun reddedilmesi gibidir.
Bu mektubu senin yüreğine acı vemek için değil, kendi yüreğimden acıyı sökmek için yazıyorum. Kendi iyiliğim için affetmeliyim seni. İnsan sürekli olarak yüreğinde bir yılan besleyemez, her gece kalkıp ruhunun bahçesine diken tohumları ekemez.