Yudum

Yudum
@EFRUZANE
Yürüyen merdivenin son basamağında çırpınan izmarit gibiyim..
Öldür beni
Clemente elindeki küçük dosyadan bir fotoğraf çıkarıp Marcusa gösterdi. Adamın göğsündeki dövmenin fotoğrafıydı bu: öldür beni' "İnsanların içinde bu dövmeyle dolaşıyordu." Marcus, "Adamın ikiye bölünmüş doğasının sembolü," diye açıkladı. "Sanki bize dış görünüşün ötesine bakmayı söylüyor gibi çünkü genellikle ilk bakışta bir insanı yargılarken ilk seviyede, yani kıyafet seviyesinde takılı kalırız. Halbuki hakikat deriye yazıldığında herkesin erişebileceği bir şey haline gelir, saklıdır ama yine de çok yakındır. Fakat kimse onu göremez. Jeremiah 'nın durumu için de bu geçerliydi; insanlar tehlikeyi hayal bile edemeden yanından geçip gittiler ve kimse ondaki gerçeği göremedi." "O sözde bir meydan okuma gizliydi; Öldür beni, öldürebilirsen.
Reklam
"Kimi zaman gerçeğin farklı olmasını isteriz. Ve olanları degiştiremiyorsak onları kendi tarzımızla anlatmayı deneriz. Fakat bu her zaman işe yaramaz."
Sandra için bu sahnede ölüm kendini, kurşunlar tarafından işkence edilmiş o iki beden aracılığıyla göstermiyordu. Ya da her tarafa sıçrayan ve cesetlerin ayaklarının dibindeki kurumuş kanda da değildi. Görmeden bakan donuk gözlerinde veya dünyadan ayrıldıkları andaki son hareketlerinde de yoktu. Ölüm başka bir yerdeydi. Sandra, ölümün esas becerisinin detaylarda saklanmayı bilmek olduğunu öğrenmişti. Oradaydı; fotoğraf makinesinin her bir karesinde. Birinin olayın korkunçluğunu anladıktan sonra kapatmayı akıl ettiği kahve makinesinden taşan ve fırının üzerindeki kurumuş kahvedeydi. İçindekilerin tazeliğini korumak için yılmadan çalışmaya devam eden buzdolabının mırıltısındaydı. Şu an neşeli çizgi filmler oynatan ve hâlâ açık olan televizyondaydı.
Sayfa 35

Reader Follow Recommendations

See All
Dekanının karşılama konuşması kulaklarımda çınlıyordu. Bilgelik yüreksizler için değildir, demişti.
"Nereye gidiyoruz?" Ormana koşarken hışırdayan ağaçların arasında sesimi duyurabilmek için bağırmak zorunda kaldım. Midem düğüm düğümdü. Bir anda oluveren şeyler konusunda iyi değildim. Ya da sürprizler.
Reklam
Zihnim bir kavanoza kapatılmış bir kurbağa gibi huzursuz ve telaşlıydı.
"Aptalların tarihi tekerrür etmeye mahkûmdur. Bilge insan, bundan uzak duracak kıvrak zekâya sahiptir'
536 syf.
·
Not rated
·
Read in 498 days
Nar Ağacı
Nar AğacıNazan Bekiroğlu
8.9/10 · 27.5k reads
"Demek istediğim, kafayı telefonlarıyla bozmuş bir avuç salağın görmezden geldiği bir sürü insan bulmak zor değil''
Fotoğrafta evsiz olduğu her halinden belli olan bir kadın vardı. Çökük gözleriyle doğrudan makineye bakıyordu. Paranızı istemiyorum, yazıyordu kartondan tabelasında. Bana bakın ki var olduğumu bileyim.
Reklam
Aşk bahane. Herkes kendini seviyor, bu cilvede kendi güzelliğinden emin olmak istiyordu ve tıpkı şu ayna gibi bu güzelliği yansıtacak, parlatacak bir ayna arıyordu.
Bilerek ve isteyerek kimseye bir kötülüğünün dokunmadığı muhakkaktı ama o bilmeyerek ve istemeyerek de olsa kimseye bir fenalığı dokunmuş mu, bunun hesabındaydı.
Yaradan kusursuz kurmuştu endazesini, yaradılış mükemmeldi. Ama kul kısmı dünyayı eğriltmekle kalmadığı gibi bu eğrilikten rahatsızlık da duymuyordu.
Sayfa 49 - TimaşKitabı okudu
Bazı pişmanlıklar tekrar edilecek kadar güzeldir
843 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.