“Partinin dünya görüşü, onu hiç anlamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. Gerçekliğin en açık biçimde çarpıtılması böylelerine kolayca benimsetilebiliyordu çünkü kendilerinden istenilenin iğrençliğini hiçbir zaman tam olarak kavrayamadıkları gibi toplumsal olaylarla yeterince ilgilenmedikleri için neler olup bittiğini de göremiyorlardı (…) Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zaman görmüyorlardı, çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden geçip gitmesi gibi yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.”
Fakirin edebiyatı olmaz, felsefesi olur. Sorularla boğuştuğu, cevaplarla yüzleşmekten mümkün mertebe kaçtığı, bunu gizlemek için de yaşıyormuş gibi yaptığı bir yığın günü olur olsa olsa.