Ben her şeyin azda olduğuna inananlardanım. Çocuk küçüktür, ama büyük adam onun içindedir; beyin daracıktır, ama düşünceyi içine alır; göz bir noktadan öte bir şey değildir, ama fersah fersah uzamları kucaklar.
Manon bir çölde ölmüştü, orası öyle, ama kendisini ruhunun tüm gücüyle seven adamın kollarında ölmüştü, ölünce de adam ona bir çukur kazmış, bu çukuru gözyaşlarıyla sulamış, yüreğini de aynı çukura gömmüştü;
Kendinde her şeyi yapabilecek kuvveti görmek, sonra yapılacak hiçbir şey bulamamak... Tükenmek bilmez bir sabırla bir meçhulü beklemek... Nihayet bütün bunları sisli bir havadaki ağaçlar gibi belli belirsiz, karışık bir şekilde hissetmek...
Mademki hiçbir şeyi değiştirmeye iktidan yoktu, her şey evvelden çizilen bir yolda yürüyecekti, o halde aklı başında bir insan, olanları tebessümle seyredip sırasını beklemeliydi.
Düşüncelerini hangi istikamete koşturursa koştursun, karşısına kimse çıkmıyordu. Şu anda bu koskoca dünya üzerinde kendisini düşünen bir tek kişi bile mevcut olmadığını o kadar emniyeti vardı ki,