Eبru

Sabitlenmiş gönderi
"Kur'ân anayasamız; Resûl önderimizdir."
Sayfa 536
Reklam
Türkiye Cumhuriyeti teminatını galiplere verilen sözlere bağladı. Büyük düş kurmayacağına söz verdi. Sözünde hep durdu. Ne var ki sözünde durması yetmedi galiplere. Şimdi yeni şartlara niçin çabuk adapte olmadın diye azarlıyorlar onu. Türkiye Cumhuriyeti verecek cevap bulamayınca insiyatifi yine galipler alıyor ve "Madem adaptasyonda aksaklık gösteriyorsun, yeni sözler ver bari!" diyorlar. "Büyük düş kurmamak yetmez, büyük düş kurdurtmayacağına da söz ver!"
Osmanlı Devleti ömrünü uzatabilmek için topraklarını kaybede kaybede yaşama yolunu seçmişti. Türkiye Cumhuriyeti'nin kaybedecek toprağı kalmamıştı. Eğer bundan fazlasını kaybederse devlet olarak varlığının izahı pek kolay olmayacaktı. Toprak feda edemediği için kültürel değerlerini feda etti. Müslümanlığını pazara çıkardı.

Reader Follow Recommendations

See All
Kemalist devrimler toplumda büyük kargaşalar doğurmadıysa bunun sebeplerinden biri kültürel değişimin bir yükselmeyi, bir tırmanma çabasını gerektirmeyişiydi. Aşağı inmek yukarı çıkmak kadar zahmeti gerektirmiyordu. Osmanlı hayatını yürütebilme başarısını göstermiş insanlara Cumhuriyetle gelen yaşama tarzı "hafif" geldi. Dolayısıyla uzun yıllar boyunca sermayeden yedik; hazır bir kültürel birikimin imkanlarını sarf ettik, israf ettik.
Ülkemizde siyasi ve sosyal oluşumun yapısında farkına varıldığında yararımıza sonuçlar doğurabilecek, gözden kaçırıldığında ise toparlanmayı geciktirecek ölçüde savrulmamıza sebep olabilecek bir aykırılığın yer aldığını belirtmek gereğini duyuyorum.
Reklam
Russel paradoksu şöyle ifade edilebilir: "Bir şey ney ise o değildir; ne değilse odur." Bizde millet ve ülke olarak ne isek o değiliz, Ne değilsek oyuz. Bilhassa İslamiyet'e ilişkin çehremiz bakımından bu böyle.
Bilim sadece kendine mahsus özelliklerini intibak eden işlevleri yerine getirmekle kalmayıp insanı ilgilendiren her alanda söz sahibi olmaya kalkışınca hak etmediği bir güç kullanımı ortaya çıkıyor. Zorbalığın bir kısmı buradan doğuyor. Bilimin zorbalığının diğer kısmı bilimin kühnüne varılmaksızın üstünlüğünün tanınması ile beliriyor. Yetersizlikle malul ellerde bilim, ulaşabileceği hedefleri ihmal edip bazı insanların kaprislerine gerekçe sağlayacak kılığa giriyor.
Sakın ola iç dünyanızdan gelen şarkıyı dindirmeyin. Bırakın musiki çağlasın sizin de içerinizde.
Sözün özü; anladıklarımızla dost oluruz, ancak dostlarımızı anlarız, Artık anlayamadığımız dostlarımızı kaybederiz. Düşmanlarımızı ise anlamamız mümkün değildir. Onlar anlamadığımız kadar düşmanımızdır. Oysa onları öğrenebiliriz. Onları çok iyi öğrenerek bize verecekleri zararı en aza indirebilriz.
Ben günahımca yanam, rahmet suyunda yunam, iki kanat takınam, biraz uçasım gelir
Yunus Emre
Yunus Emre
youtu.be/MJ-CxoU5Jds?si=...
Reklam
Yaşayacağız yaşamasına, ama canlı kaldığımızı söylemek kolay olmayacak. ... Yaşıyoruz yaşamasına, ama canlı kaldığımızı söylemek kolay değil.
Robotlaşmamız bütün hareketlerimizi sistemin programına uyarlı hale getirmemizle vaki olacak. Nebatlaşmamız mensubu olduğumuz toplum öbeğinin uyduğu akıntıyı sorgulamadığımız, bu akıntıyla sürüklenmeyi olağan saydığımız zaman başımıza gelecek. Hayvanlaşmamız da sorgulamadan kapıldığımız akıntının zevk temin eden yönlerini öne çıkardığımız ölçüde, akış hızını arttıran çabalar gösterdiğimiz zaman gerçekleşecek.
Âdemoğlunun dünyadaki mevcudiyeti dolayımından geçerek Türkiye'deki Müslümanların sadece Müslümanlardan bazıları olmakla kalmadıkları, Müslümanlığı bir kültürel değer boyutuna indirgemeyip olduğu yerde 'din' karakterini koruyarak yapısına yerleştiren Müslümanlar olduğu görüşüne ulaşıyorum.
Din ahlâk çağrısı ve sanatın kavrayış çağrısı dünyaya biz insanların ehliyeti dâhlinde biçim verebildiği için değil, biz insanların kurtuluşuna giden yolu açtığı için önem ve değer sahibidir. Wittgenstein, "Feslefe dünyayı olduğu gibi bırakır," dediğinde, tedbirin takdiri değiştiremeyeceği düşüncesine yaklaşmış oluyor.
Diktatörün nefretle hükmettiği gibi, kapitalist toplumun sıradan insanı da nefretle itaat ediyor, kapitalist toplumda her birey küçük bir diktatör.
hayır seni asla bunların hepsi telafat dünya gözüyle bir kez bile görmek istemiyorum acıdım ömrümce neler vermezdim seni görmek için gibisinden cümle kuranların haline uğruna dağları delmem ummana dalmam atmam ateşe naçiz bedenimi kovalamam peşini davet etse bile eteklerin hepsi yerin dibine geçsin daüssıla malihulya nastalgia sen nasıl olsa tıpkı hep olduğu gibi defalarca görüneceksin ahret gözüme Seni dünya gözüyle bir kez daha görmek isteyen Biri varsa buna şiir şahittir ben değilim.
İsmet Özel
İsmet Özel
youtu.be/svD5-dAPKVc?si=...
4,964 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.