“ Kan artık kırmızı değildi. Yoksa onu tanır, renginden korkar, hep bir ağızdan çığlığı basardık değil mi? Ama basmadık. Herkes derin bir uykuda gibiydi. Bense içimin bulantısı dayanılmaz bir hal alınca kusuyor, sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatıma kaldığım yerden devam ediyordum. “