" Tanrı, parmağını sinir şebekeme sokmuş, tedbirli, sadece üstünden, telleri birazcık karıştırmıştı. Tanrı parmağını geri çekmiş, sinirlerimin ipince telleri kökleri bu parmakta kalmıştı. Tanrı'nın parmağı, geride bir delik bırakmıştı, bu parmağın geçtiği yolda, beynimde yaralar kalmıştı. Fakat Tanrı, bana elinin parmağını değdirdikten sonra beni salıvermiş, bir daha bana dokunmamış, bana bir kötülük etmemişti. Hayır, artık rahat edebilir, kafamdaki delilikle dolaşabilirdim. "
“Ahmak bellek, kendi kendini trajik bir nakarat gibi yineleyip durur. Oysa hayat dolu hafıza, her gün yeniden doğar: Geçmişten kaynaklanırsa da geçmişin kesin karşısındadır. Alman dilinin tüm sözcükleri arasında Hegel’in en sevdiği, aufheben sözcüğüydü. Aufheben aynı zamanda hem “saklamak” hem de “silmek” anlamına gelir ve böylelikle, ölürken doğan, yıkarken kuran insan tarihine saygılar sunar…”
1952 yılında çekilen Singin' in the Rain filminde aktör Gene Kelly , filme adını veren şarkıda dans etti ve günlerce süren çekimlerde aynı dansı defalarca tekrarlarken 39 derece ateşle yanıyordu. Filmde yağmur doğru düzgün görünsün diye prodüksiyon suya süt karıştırdı ve yorgan döşek yatacak kadar hasta olan Gene Kelly, ekşi sütle iliğine kadar ıslanmış bir halde, su sıçratarak dans edip, sanki hayatının en güzel gününü yaşıyormuşçasına mutlu bir şekilde gülümsüyordu.
Troçki'nin olduğu yerde hep macera ve anarşizm vardı, hem fanatik hem de bohemdi, ayaklanma stratejisi onu ne kadar ilgilendiriyorsa, Jarry, Kandisky, Marinetti, Picasso, Chirico hakkında tartışmak da o kadar ilgilendiriyordu.
Martine,
Neden sondan başlamıyoruz? Bir hikaye ancak sonu bilinince hikayeye benzer. Adem'le Havva Cennet'ten kovulmadan önce değil, ancak kovulduktan sonra bir hikaye oldular. Sindrella'nın ise cam pabucunu kaybetmesi gerekiyordu.