Bu upuzun hikaye kendi gençliğinin zevklerine varamadığından evlendikten sonra aradığı tüm heyecanları aldatmalarda bulan, kendine yetemeyip yalan denizi içerisinde kaybolmuş ve en sonunda da kendi sonunu kendi kalemiyle yazmış bir Eyşan hikayesidir. Bu tarz romanlarda 'aldatma'nın romantize edildiğini çok görmüşüzdür fakat bu kitapta yazar yalandan kaçamak aşk hikayeleriyle Madam Bovary ile bir bağ kurmamızı sağmalaya çalışıyorsa çok boşuna çabalamış demektir. Ana karakterimize zaman zaman "salak" yaftası yakıştırdığım, zaman zaman da yapmacık şovlar yaptığını düşündüğüm çok olmuştur. Belki de Flaubert'in istediği budur, bilemeyiz. Elbette aşklarına karşılık alamayan, gençliğini yaşayamayan bir kadına üzülüyoruz fakat aldatmak kılıfı ne olursa olsun aldatmaktır. Hele de son bölümlerde işin içine giren para mevzusu Madam Bovary'nin ne kadar yalandan sevdiğinin bir kanıtıdır. Olan cânım kocasına oldu. :(