“Balkondasın, dizlerini kendine çekmiş, ağrıyan başını da yaslamışsın. Öylece gökyüzünü izliyorsun. Kabullenmişsin geçmeyeceğini, farkındasın artık bu olanların ne kadar can yaktığının. Elinden hiçbir şey gelmemesine mi kızıyorsun, yoksa canını yakmalarına izin verdiğin için kendine mi? Arabalar, insanlar geçiyor balkonun önünden. Şarkılar değişiyor, gözünden bir damla yaş aktı. Ama hiç birini fark etmiyorsun. Çok dalgınsın. Az önce bir yıldız kaydı fark etmedin. Anlam veremediğin bir yorgunluk ele geçirmiş seni. Üşüdüğünü bile hissetmiyorsun. Ah benim küçük, güzel kızım. Bu böyle nereye kadar?”