Çalıkuşu... Öyle güzeldi ki hiç bitmesin istedim... Bir sonraki sayfayı çevirmek için delicesine bir istek duydum ama bir yandan da hiç bitmesin, binlerce sayfa boyunca Çalıkuşu'nu ve onun hayatını okuyayım istedim. Yüreğime dokundu, beni düşüncelere gark etti. Kimi zaman üzüldüm, kimi zaman güldüm. Ama iyi ki okudum dedim sonunda. İyi ki. Keşke bu kadar geç tanışmış olmasaydım, keşke çok daha öncesinde okumuş olsaydım ama kısmet bu zamanlaraymış. Karakterleriyle, kurgusuyla yeri hep bende ayrı olacak, ömrüm yettiğince elim hep gidecek ve ben yeniden yeniden okuyacağım. Okudukça Feride'nin çektiği zorlukların bir kısmını hâlâ yaşıyor olduğumuza üzüleceğim, toplumumuzda bazı şeylerin asla değişmediği gerçeği yüzüme sert bir şekilde vurulacak, kıskançlık kadar insanı zehirleyen başka bir duygu daha olmadığını ve ölümün karşısında insanın çaresizliğini hatırlayacağım. İnsanın ölüm döşeğindeyken tutulduğu bir sevdanın onu son saatlerinde nasıl da mesut ettiğini hatırlayacağım. Bazen birinin hayatına dokunurken aslında kendi hayatımıza da dokunduğumuzu, başkalarının yaralarını sarmak isterken aslında en çok da kendi yaralarımızı tedavi ettiğimizi hatırlayacağım. Bir çocuğun gülüşünde yeniden hayat bulmanın ne kadar kıymetli bir şey olduğunu hatırlayacağım. Şu dünyada sağlıktan sonra en büyük nimetin sevmek ve sevilmek olduğunu hatırlayacağım. Bu kitabı okurken ne kadar da mutlu olduğumu hatırlayacak ve kim bilir bir gün belki ben de Feride gibi Anadolu'nun çeşitli yerlerinde, küçüklerimin arasında günlüğümü yazacağım. Belki bir gün...
Daha 60 lı sayfalardayım, ilk sayfa sayısının çok olması gözümü korkutmadı desem yalan olur ama kitap kendini okutuyor. İncelemeniz okumam için ayrı heyecanlandırdı beni :) emeğinize sağlık 🌼