En kayıtsız insanların bile içinde hassas noktaları vardır. Yaşamla da ölümle de dalga gecen, tamamen kaybolmuş ruhların bile dalga geçemeyeceği şeyler vardı.
İnsanların nası bu kadar kolay öfkelendiklerini, sonra da öfkelerini aynı kolaylıkla unutup nasıl neşelenebildiklerini anlayamıyordum. Ve nasıl HER ŞEYE ilgi duyabildiklerini. Üstelik her şey bu kadar sıkıcıyken.
Her yerde dünyanın duvarlarına tırmanmaya çalışırız ve akşamdan kalmalığımın en kötü saatlerinde bana değişik intihar yöntemleri öneren iki dostum geliyor aklıma. Sevgi dolu bir dostluğun bundan iyi kanıtı okur mu?
İlgi duymuyordum. Hiçbir şeye ilgi duymuyordum. Nasıl kaçabileceğime dair hiç bir fikrim yoktu. Diğerleri yaşamdan tat alıyorlardı hiç olmazsa. Benim anlamadığım bir şeyi anlamışlardı sanki. Bende bir eksiklik vardı belki de. Mümkündü. Sık sık aşağılık duygusuna kapılırdım. Onlardan uzak olmak istiyordum. Gidecek yerim yoktu ama. İntihar? Tanrım,çaba gerektiriyordu. Beş yıl uyumak istiyordum ama izin vermezlerdi.
Charles Bukowski