Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rukayye

Gerçek benliğimizin aslında bir başka kişinin ilgisine bağlı olmadığını, artık ebeveynlerimizi kahramanlara dönüştürmeyi çok isteyen çaresiz bebekler ya da küçük çocuklar olmadığınızı görebilirsek, sonunda hayatımızdaki kişileri asla sahip olmadığımız iyi ebeveynlerin yerine koymak yerine, onları olduğu gibi kabul edip bunun keyfini çıkarabiliriz.
Sayfa 190Kitabı okudu
Reklam
bir gün bir gemi batmış ve ıssız bir adam kalabalık bir adaya düşmüş.
Bıktım kalbine geleni gizleyip ağzına geleni söyleyenlerden.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Fark ediyorum ki bir yanda yaşarken insan, bir yanda kuruluyor ölüm döşeği, biz çocukluğun sonsuz coşkusuyla kırlarda koşup oynarken orada bir yerde bizi bekliyor ölüm döşeğimiz, çok önceden başlıyor aslında insanın ölümü, çok önceden solgunlaşıyor renkler, yavaşlıyor hareketler, her adımda hayatın ritminden, hareketinden, canlılığından biraz daha uzağa düşmeye başlıyor insan.
"ne diyeyim diye düşünmek, niçin dedim diye pişmanlık duymaktan iyidir."
Reklam
İnsanın kendine yabancılaşması pahasına kazanılan güç, gerçek güç değildir. Güçsüzlüğümüzü yaşayabilecek yürekliliği gösterdiğimiz bir anda biri bizi küçümserse, bu onun sorunudur. aslında için için aynı yürekliliği gösterebilmiş olmayı o da ister, ama abartılmış gururunun tutsağı olduğu için bunu göze alamaz.
Çabuksığınları tanıyor musunuz? Yok, hayır, haritalara bakmayın, eski atlaslara da, çünkü Çabuksığın diye bir ülke yok. Çabuksığınların evleri her yer ya da hiçbir yer, özellikle de hiçbir yer. Neden özellikle hiçbir yer? Çünkü bir yerde doğanlar ve sadece doğdukları yerde evlerinde yaşayanlar Çabuksığınları sevmiyorlar, hatta onların evlerine yakın yerlerde doğanlar bile sevmiyor onları…
İnsandan insana hakikati yansıtan ayna yürektir. Eğer yürek aynasının sırçası sıyrılmışsa, aldığı ışığı yansıtamayacaktır.
Beni hiç anlamadınız; hiçbirinizin görmediği yerde işlediğim günahları bilmiyorsunuz, zaaflarımı tanımıyorsunuz. Fakat duada ve namazda, Allah’ın huzurunda, ruhunun karşısında akan göz yaşlarımı da görmediniz. Hayır, hep size bağlanarak , sizden umarak , sizin, içinde değersiz, ihtirassız, gayesiz ve hakikatte gurursuz bir hiçlikten başka bir şey bulmadığım gururlarınıza nefesimi, hissimi feda ederek yaşamak istemiyorum.
Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?
Reklam
Çok okurlar, ellerine geçeni okurlar. Sabırsızdırlar, sırtlarından bir yük atmak isterler sanki. Okuduklarını reddetmek veya tartışmak ihtiyacını duymazlar. Kitap kapanır kapanmaz içindekiler unutulur. En büyük zevkleri kitap değiştirmektir.
Kendini yığın hâline getiren bir millet payidar olamaz. Tek kaygısı para olan bir yığın yaşayamaz. Düşünceyi küçümsüyoruz.
"Yığını kolayca kandırabilirsiniz, duyguları hiç bir temele dayanmaz. Yığın düşünmez, maruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre."
"Hoca öğretmen oldu, talebe öğrenci. Öğretmen ne demek? Ne soğuk, ne haysiyetsiz, ne çirkin kelime. Hoca öğretmez, yetiştirir, aydınlatır... Öğrenci ne demek? Talebe isteyendir; isteyen, arayan, susayan."
Sayfa 101Kitabı okudu
67 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.