Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!
Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.
Mehmet Akif Ersoy
Okur-yazar-araştıran-yol gösteren-seyyah
Sustum yine içime attım
Yutkunurum sandım
Ama geçmedi boğazımdan
Baktım yine gözümü kapattım
Görmem sandım
Ama gitmedi gözümün ferinden
Düştüm yine yerde kaldım
Kalkarım sandım
Ama olmadı tutan ellerimden
Duydun mu içime attıklarımı
Gördün mü içime gizlediklerimi
Tuttun mu ellerim kanarken beni
Hasret bekler gözlerim ilham-a
Gel gör tut beni ey âşk-ı mümtenî...
Bekliyorum
Uzun bir süreden beri
Üzülüyorum
Sustuğun o andan beri
Anlıyorum
Olmayacağını o günden beri
Savruluyorum
Bu derya denizde boğuluyorum
Yeniden yüzeye çıkıyorum
Bir düzeyde, bir kara parçasına
Sanırım artık seni maziye gömüyorum
Üstüne biraz da toprak
Yürüyorum yoluma
Olmamış gibi devam ediyorum…
İki kıtanın birleştiği
O özel konum
İşte oradayım
Uğrunda nelerden vazgeçilen
İstanbul,işte sendeyim
Memlekete bakayım şu köşeden
Birazda Karacaahmet ten maneviyat depolayayım
Daha fazla vakit geçirmek
havanı solumak için
Biraz da kaybolayım bu lahzede
Senden hiç gitmeyi istemediğimden
Daralıyorum bu ıssız şehirde
savrularak Takatim azalıyor
Korkuyorum anlasana
Kayboluyorum gün geçtikçe
Bulunmak istiyorum
uzaklardan yakınlara
Gelmek istiyorum
Artık bende konmak istiyorum
Aynı havayı solumak
Aynı gökyüzünü seyretmek
Sen ve ben olmaktan
Biz olmaya meyletmek istiyorum
Anla beni sana doğru varmak istiyorum,
Efsunlu gece
Bu viran belde de üşüyorum
Ama perdesi iniyor gözlerimin işrak’ına
Halsizlik ki ne halsizlik
Ne yapsam geçmiyor ki
bu ne çaresizlik
Bilfiil kaplıyor vücudumu
Ateşim de irtifada
Gurbetim bu diyarda
kimsesizim
Naçarım
ne gelir ki elden
Edebiyat okursan, inceliğin, nezaketin ve letafetin artar.
Tarih okursan, olaylardan ders çıkarman ve ibret alman artar.
Kur'an-ı Kerim okursan, inceliğin, nezaketin, olaylardan/yaşanılanlardan ders çıkarman ve ibret alman, ecrin, mükafaatın ve ödülün artar.
Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek
Giryemi kildi hûn eksimi füzûn etti felek
Sîrler pençe-i kahrimdan olurken lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek.”
Yani;
Bilmem gözlerime felek nasıl bir büyü yaptı ki
Gözümü kan içinde bıraktı, aşkımı artırdı
Benim pençemin(gücümün) korkusundan arslanlar(bile) titrerken
Felek beni bir ahu gözlüye esir etti..
Yavuz Sultan Selim
Rabb'imizin
لولاك لولاك لمى خلقت الافلام
Sen olmasaydın ey Habibim eflakı yaratmaz idim buyurduğu , bu gece Nuruyla, Feyziyle bütün âlemi şereflendirdiği Hz. Peygamberimiz efendimiz Muhammed Mustafa sav in şefaatlerine nail olmak ümidiyle
Mevlid kandilimiz mübarek olsun
Aldı, götürdü beni bu şiir
Durup ta şu köşede
Bir şiir mi yazmalı ?
Elime kalemimi alınca
Dizeleri kaybolmayan
Bir şiir mi yazmalı ?
Söyle bana hicranım
Kalmadı hiç bir medârım
Kalbim, kondu bir hududda
Söyle de uçsun, şu engin diyarlarda
Selam söyle ulaşınca ona, ey hicranım
Kelam Diye
Konuş ey avare susma
Bir kelam eyle
Ses ver durma
Bir dönüş eyle
Kelam diye
Seslen bana yine
Nasılsın diye
Gitme kal burada
Bir dönüt söyle
Ben varım diye
Görsen beni yine
Baksa sana bu gözler
Ziyana konsa bir lahzede
İşte bu benden sana bir hediye
Gelsen de gitmesen diye
Gözlerinde tevahhur olduğum anda
Sesinde meczup oldum
Kelimelerim kayboldu lügatımda
Sana dair hangi kelime yazılsa kağıda
Yanıyor mürekkebim dilimin ucunda
Ahengine beni de kat nolur
buluşalım mı efsunlu bir gecede?
Ama şimdilerde sen belki çok belki az ağızlardan her gün dökülen, kimi zaman öfkeli bir haykırış, kimi zaman sitemkâr bir niyazsın, ama şimdilerde sen bir temenni cümlesisin, hiç gerçekleşmeyen…
Sana dair her gün azalsa da ümitlerim beklemeye değersin…
Vuslat nedir bilir misin?
En ummadığın anda fuatında bir ziya parlamasıdır.
Ben bu viran şehirde düçar olmuş bedbaht bir halde sana ivedilikle yazıyorum
Sen de beni esif bir halde yüz üstü bırakmayasın
Cevaplarıma bir karşılığı Cemil bir kelam eyle
Eyle ki söze susamış bu gönül bir nebze edebiyata doysun