"Neydi öyleyse, bugün beni herkesin gülüp eğlendiği , kendini mutlulukla dolu hissettiği, evlendiği, aşık olduğu ya da hazır ışıklar parlak, şölen kadehleri doluyken, birçoklarının gönül maceralarıyla gününü gün etmeyi yeğlediği, zaferden zafere koştuğu bir yaşta kendimi yapayalnız ve çıplakmışım, bütün dürtülere, şiirin her türüne duyarsızmışım gibi duyumsatan, sanki ölmekteymişim gibi, hani, damarlarını kestirip , hoş kokulu banyosunda ölümü gülerek karşılayan şu Epikürcü gibi ya da içki aleminden sarhoş ve bitkin halde çıkan biriymişçesine, ağır ağır can çekişen halimle acımasızca alay etmeye yönlendiren şu ruhumun derdi?"
Geçmişine ait boş pişmanlıklar, yakıcı vicdan azapları ona iğne gibi batıyor; bütün gücüyle bu işkenceden kurtulmaya uğraşıyor, suçu yükleyecek kendisinden başka birini bulmaya çalışıyordu...
Sayfa 116 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bilinmeyenin önünde eğilmekten daha huzursuz edici bir şey olamaz. Olaylar insana işkence etmeye başlar. Yaşam sürekli bir değişimdir. Rastlantının ani darbesinin ne yandan geleceğini asla bilemeyiz.