Üstad Sâdettin Ökten'in kaleminden "Fincanımda Cola Var!"
Kapatilazime, modernizme, materyalizme; kısacası özünü yitirip birilerine şuursuzca hizmet etmeye başlamış bütün"izm"lere başkaldırı mahiyetinde, karşılıklı oturmuş ve meseleyi tartışıyormuş gibi bir hava veren kıymetli bir eser. Batı hayranlığını tasvir edici cümleleri ile hem sorgulatıyor hem bazı cevaplar veriyor hem de istikbalimizi tefekkür etmek noktasında bazı öngörüler sunuyor. Özellikle farkında olmadan kabul ettiğimiz, kültür ve medeniyetimizle tezat olan bazı 'yeni' şeyler içimizi oyarak temelimizi usulca sarsmaya başlıyor. "Aman canım şuncacık şeyden ne olur, bu küçücük şey nasıl benim medeniyetimi devirecek bir hâle bürünür ki!" diyerek bazı tavizler vermeye başladığımızda ipin ucunu yavaşça bırakmakta olduğumuzu fark edemiyoruz.
Ve farkına varmakta geç kaldığımız her adımın bedelini bugünkü ahvalimiz ile ödüyoruz.
Babayla evlat arasındaki uçurum... Kafka'nın içini döktüğü bir kitap belki de, cesaretinin bir delili de denebilir. Çünkü herhangi bir insana yapılan itiraf ebeveyne ve özellikle babaya yapılan itiraftan çok daha kolaydır kanaatimce. Hele ki Kafka'nın babası gibi bir baba...
Bir evladın nezdinde babanın ne kadar büyük bir rol oynadığını,
Kitap psikoloji alanında yazılmış olsa da aslında bu başlık üzerinden pek çok soruna çözüm üretiyor. Aslında paylaşmak istediğim çok güzel cümleler vardı fakat bağlamından koparmak sağlıksız olabilirdi. Zirâ kitap başından sonuna kadar bir hadis-i şerif referansı ile anlatım yapıyor. Bu hadis-i şerif şu:
"Onlar bir kertenkele deliğine girseler, sizler de onları takip edeceksiniz."
Bu kitap bağlamında hadis-i şerifte buyrulan 'onlar' lafzı Batılı psikologları, 'sizler' lafzı ise Müslüman psikologları daha doğrusu çıkmazda olan Müslüman psikologları karşılayacak şekilde yorumlanmaktadır ve Dr. Bedri bu minval üzere kitabı tamamlamaktadır.
Çıkardığım ana fikir şu ki Batılı psikologların görüşleri ile konuştuğumuz, yorumlar yaptığımız ve ilgililerce yapılan hasta 'tedavileri' herhangi bir iyileştirme yapmıyor, bilakis bireyi ve doğal olarak toplumu daha hastalıklı bir hale getiriyor. Batı'nın yetiştirdiği psikologlar ve bilhassa sapkınlık derecesine ulaşmış Freudyen psikoloji Müslüman cenahta ciddi problemlere yol açmaktadır. Efendimiz (s.a.v)'in buyruğu ve yazarın yorumu üzere kertenkele misali bir ahvale bürünmüş Müslüman psikologlar bir an önce bu delikten çıkmalı ve hakiki şifâ kaynağı olan ilahi buyruklar ve sünnet çatısı altında mesleki ve en önemlisi insani vazifelerinin farkına varmalıdırlar. Tabii yazarın belirttiği üzere Batı'nın her yöntem ve tekniğinin yanlış olduğunu ve işe yaramaz olduğunu iddia etmek de yanlış olur. Binaenaleyh Müslüman psikologlar doğruyu yanlışı ayıklayıp olması gerekeni yeniden gün yüzüne çıkarmalıdır.
İyi okumalar dilerim.
Yürümeye devam et... Ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın; bazen düşsen de bazen tâkâtini yitirsen de yılma, yürümeye devam et!
Bazı kitapları 1 saatte okuruz, bazılarını 1 günde, bazılarını 1 haftada, bazılarını 1 ayda... Her kitabın sindirilmek için tercih ettiği bir süre var, her okurun idrak edebilmek için seçtiği bir süre ağırlığı var. Bu
