Bir Toltek'in dediği gibi;
"Biz ağaca baktığımızda onu dinler ve ondan çok şey öğreniriz. Siz beyazlar, ağaçtan ne kadar kereste ve kâr elde edebileceğinizi hesaplarsınız.
"İlkellerin" doğaya gösterdiği saygıyı, Batı kültürü "tapınma" diyerek aşağılıyor; kendi "paraya tapınma" kültürlerinin ve yaşamı tek boyutlu algılamanın gerçek "ilkellik" olduğunun farkında bile olmadan.
Serinin dördüncü kitabı Güz Davulları iki ayrı kitaba bölünmüş. Ben henüz birincisini okuduğum için bitirdiğimde yarım kalmış hissiyatı duydum o yüzden en kısa zamanda ikinci kitabını okumaya devam edeceğim. Romana dönecek olursam Yabancı kitabıyla çok heyecanlı bir başlangıç yapmıştık, içeriği sürekli neler olacak dedirtiyor ve sizi sürüklüyordu. Aynı heyecan ve merak ikinci kitap olan Kehribardaki Yusufçuk'ta da devam ediyordu ancak zamanla seri durağanlaşmaya ve bize sadece Jamie ve Claire'in başından geçenleri sakin bir üslupla anlatmaya başladı. Aslında bir şeyleri okurken sürekli bir merak uyandırmasını ve akıcı olmasını isterim ancak bu kitap serisi ne kadar durağan olursa olsun beni asla sıkmıyor ve okumaya devam etme hissiyatı uyandırıyor. Bunda belki artık kitabın hem kendisinin hem de Outlander isimli dizisinin hayatımızda bir yer etmesi ve bizim o yere zaman zaman dönme ihtiyacı duymamız da olabilir. Oldukça uzun bir kitap serisi ve ben daha henüz beşinci kitaba kadar gelebildim, umarım sıkılmadan okumaya devam edebilirim çünkü devam kitaplarını da aldım. :) Eğer okuduğunuz eserlerde sürekli bir hareketlilik olması beklentiniz yoksa, sakin anlatmlardan sıkılmıyorsanız okumanızı tavsiye ederim. Eğer gözünüz kesmiyorsa da mutlaka dizisini seyredin derim, henüz daha onu sevmeyen hiç görmedim. :)