32 yaşında okuduğum ve tecrübelerimle harmanlayarak değerlendirdiğim bir kitap olacak. Bilmiyorum diğer insanların bu kitap hakkında düşüncelerini, değerlendirmelerini okumadım. Acaba diğerleri de benim gibi düşünmüşmüdür okuyunca. Herkesin kendi küçük dünyasında kendine verdiği değeri veya değersizliği gördüm. Kimisi kendini beğenmiş, kimisi kendini ispatlamaya çalışan, kimisi üzgün, kimisinin toplum kurallarına bağlılığı otomatik moda alınmış, anlamsız gelsede davranışları sürdüren. Küçük prensin gülünü içindeki sevgiye aç küçük benliğine benzettim. Dikkat çekmeye çalışan onaylanma ihtiyacı olan kendini korumak zorunda hisseden çocuk benliğine. Bu yüzden sevilmek ve değer görmek için kendini en nadide çiçek olarak tanıtması ve özel olduğunu belirtmesi. Dikenlerini bu denli savunması. Ona kimsenin zarar veremeyeceğini söylemesi. Gardını almak zorunda bırakılmış bir iç dünya. Baobablar... ahh içimizde büyümesine izin vermeyeceğimiz karamsar düşünceler ahh. Coğrafyacının dünyasının geniş olması okumasından kaynaklı. Ama yinede çok büyük değil okusa da sabit fikirleri var. Kimisin dünyası çok küçük hiç düşünmemesinden kaynaklı. Çok güzel dersler var bu kitapta. İyiki 32 yaşınsa okumuşum. Büyük ihtimalle daha önce okusam bu şekilde düşünmezdim. Çünkü önceleri kendi küçük dünyamda hiç yolculuğa çıkmamıştım. Sanırım bende küçük prens gibi bir kaşifim artık. O yüzden şimdi onu iyi anlıyorum :)