Adem gibi kovulsam cennetten başka cennetlere
Nuh gibi tufanlardan kurtulsam,varsam yeni dünyalara
Yusuf gibi kör kuyulardan haykırsam Kenan illerine
İbrahim gibi yakmasa ateşler korlaşmış yüreğimi
Yunus gibi sığınsam bir balığın karnına, Saklansam yalnızlığımdan benden içeri,
Musa gibi karışsam Rabb ile kudret_i nefesinde yok olsam
Yakub gibi kör olsam ağlamaktan Yusufum deyu,
İsa gibi doğsam bakirelerden, konuşsam karanlığa,
Çarmıha gerseler tüm azalarımdan beni,ruhum Ruh'a yükselse,
Karanlıklar yırtılsa,son bulsa kötülük, değemese insanlığa
Sevgi kalsa yalnızca yapraktaki çiğ tanesi gibi yüreklerde...🍃🍃🍃
MundusEs
"En büyük temennimiz, Büyük Ortadoğu Projesi'nin çok yakın gelecekte başarıya ulaşması" diyor.
"Gelecekte?" diye soruyorum.
"Evet," diye kafasını sallıyor, "daha tamamlanmadı ama bu
proje bölge insanlarının tüm sorunlarını giderecek".
"Sizce Amerikalılar bu projeyle neyi hedefliyor?" diye soruyorum.
"Amerika, terörizme karşı bir kalkan oluşturuyor."
İşte tam bu sırada Amerikan Senatosu'na bir öneri geliyordu.
Senatör Joseph Biden, Irak'ın gevşek bir federatif yapı içinde üç
bölgeye ayrılmasını öneriyordu. Tasarı Amerikan Senatosu'nda
ezici çoğunlukla kabul edilmişti. Amerika'nın Irak'a sadece demokrasi götürmekle yetinmediği anlaşılıyordu, ülkenin sınırlarını
çiziyor, parçalara ayırıyor, şekillendiriyordu.
Bu soruyu Rızgar Ali'ye sormuştum: "İşgal altındakitopraklarda nasıl olup da normalleşmeden söz edilebilir ki?"
Kaykılmış, burnu havada tavrıyla, eski peşmerge yeni politikacı olarak, pantolonunun ütü izini parmakları arasından geçirip
muhteşem bir cevap vermişti:
"İşgal
mi? Ne işgali!
Maddeye göre, önce
"normalleştirme" adı verilen süreç gerçekleştirilecekti. 700 bin insanın öldüğü, 1,5 milyon insanın sakat kaldığı,2 milyon insanın vatanından göç ettiğini bir ülkede "normalleşme"
ne anlama geliyor, kimse bilmiyordu...