Şükrü Mehmet YİĞİT

Şükrü Mehmet YİĞİT
@ElvinaSitare
Aşağı yukarı insan
Bibliyofil
İ.Ü İşletme Yönetimi/ İ.Ü Türk Dili ve Edebiyâtı Öğretmeni
İstanbul
249 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
124 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 saatte okudu
Halkı Kaleminde İşleyen Bir Yazar
Merhabalar, cümlelerime Yaşar Kemal'i rahmetle anarak başlamak isterim. Hayatı da tamamıyla halkın arasında hatta bir traktör sürücüsü olacak kadar sade idi. Tâ ki halkı işlemesini, çevresiyle bütünleştiği noktaları nereye bırakacağını ve kaleminin türküsünü nasıl yazacağını öğrenene kadar idi. Yaşar Kemal, halkın kalemle ve kitapla kemâle ermiş bir hâlidir, yani halktır. Eserleri genellikle folklorik unsurlarla fırdolayı :) kuşanmıştır. Çünkü o halktır, dolayısıyla yazacakları da halkın kendisidir. Yani malzemeyi ve lezzeti kendi yaşamında ve yokluğunda bulmuştur. Anadolu'da muhtelif beldelerde anlatılan birçok efsane gibi bu efsane de meşhur bir efsanedir. Yaşar Kemal'in dili efsane anlatmaya o kadar müsaittir ki, insan onu okurken kendisini anlatının içinde buluyor. Okur kendisini anlatı içinde bulmasa dahi kendinden bir deyiş, darb-ı mesel veyâhut kemal bir olgunluk ile buluşuyor. Eseri özetleyecek olur isem klâsik bir halk efsanesi, demek isâbet olacaktır. Olay örgüsü bir paşa kızının bir dağlıya aşkı üzerine kuruludur. Bu aşkı başlatacak olan da elbette kültürümüzde önemli bir yeri olan at olmuştur. Mahmut Paşa ile Dağlı Ahmet arasında bir mücadele üzerinden gerek yokluğa övgü, gerekse de ağalık veyâhut paşalık zulmüne bir tenkit göze çarpıyor. Merak edenler açıp okuyabilir ;). Tenkit etmekte özgürsünüz. Eser üzerine bilgiyi giriftlestirerek verdim. Zirâ okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar...
Ağrıdağı Efsanesi
Ağrıdağı EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202227,8bin okunma
Reklam
378 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Yokluğun ve Babanın Eseri Bir Huzursuzluk
Merhabalar öncelikle eser ile ilgili pek fazla bilgi vermek istemiyorum. Çünkü bu benim başka okurların hakkına saygı göstermek istememden ileri geliyor. Klasik bir Anadolu romanı olan bu eser, yokluğun ve ağalık düzeninin getirdiği çaresizliğin aile içi geçimsizliğini sosyolojik olarak bize vermektedir. Ailenin istemediği bir evlilik, evlatları tabiri caiz ise it yerine dahi koymayan bir babanın mütemâdiyen geçmişinden dem vurarak, evlatlarını beğenmemesi hatta daha da ileri giderek sürekli hakaretler savurması üzerine kurulan olay örgüsü ile kurgulanmış tezli bir romandır. Ekonomik yetersizliğin, belki derebeylik diyeceğimiz maddi olanağını muayyen kişilerin tekelinde bulunmasının bir huzursuzluğu da sosyolojik açıdan incelenmektedir. Baba sürekli gaziliğinden dem vurup evde, mahallede ve hayatının her alanında bencilce söylevler ile dolanıp durur. Aile evlatlarını sürekli başka ailenin çocukları ile mukayese eder. Aslında derin bir tahlile ihtiyaç duyan bu romanı günümü genç okurların mutlaka okumasını tavsiye edebilirim. Zirâ halihazırda da güncelliğini koruyan baba-evlat çatışmalarına bir perspektif aralaması açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Sosyolojik ve psikolojik olarak muhtelif tespilerde bulunulabilir. İyi okumalar...
Eskici ve Oğulları
Eskici ve OğullarıOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20216,7bin okunma
64 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
İlâhi Adalet-İlâhi Tragedya
Köleler Adası eserini öyle planlı alıp okumadım. Kitapçıda lâlettayin bir minvâlde aldım. 17-18. Yy. Fransız aydınlanmasından önceki dönemleri kapsayan köleliği gözler önüne sermek için kaleme alınmış sade, akıcı ve okuruna heyecan veren bir eserdi. Oyun 11 sahneden oluşuyor. Spoiler vermemek için incelememi kısa tutacağım. Fakat eser için kendimi insanın veyâhut toplumun ders alması gereken ibretlik bir oyun olduğu vurgusunu yapmaktan alıkoyamadım. Kahramanlara rol değiştirterek seyreden eser, mekânı bir ilah kanunu ile korumakla destekleyip en nihâyetinde şartların değişeceği ve insanın ki sınıfı ne olursa olsun , kendine has erdemleri yitirmemesi telkiniyle beraber tevbe ettiren bir eser.
Köleler Adası
Köleler AdasıPierre de Marivaux · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021929 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kendimi bu müstesnâ ve emsalsiz eser hakkında incelemeden ziyâde birkaç kelâm etmek ihtiyacı içerisinde hissediyorum. Nihad Sâmi Banar'lının dile getirdikleri ezberleri bozan cinsten idi. Nihad Sâmi'nin Türkçe'ye vâkıf olmayanların dahi zırvalamaya ve daha ileri gidişlerine okurunu da şâhit kılmak istiyor. "Ben kitap okuyorum." cümlesini kuran her okur tarafından kesinlikle okunulması iktizâ eden bir eser, diye düşünüyorum. Ayrıca selis (akıcı) bir üslûp ile kaleme alınmış olması okurun heyecanını daha da diri ve dinç kılmaktadır. Türkçe'yi kullananların nasıl bir dili kullandığına dâir de birçok mücevheri kendisinde ihtivâ eden eseri çok önceleri okumam iktizâ ediyor idi. Ancak fırsat bulabildim. Geç kalmak beni üzdü. Fakat artık ikinci defa okuyabilecek olmanın onurunu yaşayabileceğim için de üzüntü paralelinde mutluluk da duyuyorum. Yahya Kemal Beyatlı'nın ,"Türkçe ağzımda annemin sütü gibidir." veciz ifâdesi mûcibince Türkçe'yi kullanan her insanın bu eseri okumayı kendine vazîfe edinmesini istirhâm ediyorum. Belki okuyan kimseler bu vesile ile "öz Türkçe" dalâletinden vâreste olurlar. Dikkatli okumalar...
Türkçenin Sırları
Türkçenin SırlarıNihad Sâmi Banarlı · Kubbealtı Neşriyatı · 20222,536 okunma
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Eserin temel kurgusu, bir martının kendi iç bekleyişlerini ve seslerinin peşinden gitme çabasını aktarır. Martı Jonathan absürt yasaların olduğu bölgeden, alışılmışın dışına çıkma iştiyâkı ve arzusu dışlanır. Martı Jonathan içindeki öğrenmek hissi uğruna birçok önemli mücadeleye göğüs gerer;kanat çırpar. Uzun bir süre başka bilhassa öte dünya olan cennette bu uçuşlarını tekit eder. Akabinde dışlandığı bölgeye döner. Çünkü "orada da hala öğrenmek isteyenler var." düşüncesi mevcuttur. Martı Jonathan okura kimseye darılmadan, gücenmeden ve en muazzamı menfaat gütmeden kendinden bir şeyler verir. İnsanın yaşamına paralel bir açı ile bakan Bach'in âdeta martı yerine insanı dile getirdiği o kadar sarih ve aşikâr ki insan daha eseri eline almadan tahmînen "Bu martı insan mıdır?" minvalinden soruları sormaktan kendisini alamıyor. Okur "İnsan yalnızca doyduğunu yani mideyi değil, yaşamını; bizzat ruhunu doyurmalı." mesajını ve telkinini daha kitabın ilk sayfalarında hissedebiliyor. Gözlerini bu eser üzerinde raks ettirenlere ve gözlerinden kalplerine yolcu ettikleri güzellikleri unutmayanlara selâm olsun. Keyifli okumalar...
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Arkadaş Yayınevi · 200567,6bin okunma
Reklam
Reklam
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.