Merhabalar, cümlelerime Yaşar Kemal'i rahmetle anarak başlamak isterim. Hayatı da tamamıyla halkın arasında hatta bir traktör sürücüsü olacak kadar sade idi. Tâ ki halkı işlemesini, çevresiyle bütünleştiği noktaları nereye bırakacağını ve kaleminin türküsünü nasıl yazacağını öğrenene kadar idi. Yaşar Kemal, halkın kalemle ve kitapla kemâle ermiş bir hâlidir, yani halktır. Eserleri genellikle folklorik unsurlarla fırdolayı :) kuşanmıştır. Çünkü o halktır, dolayısıyla yazacakları da halkın kendisidir. Yani malzemeyi ve lezzeti kendi yaşamında ve yokluğunda bulmuştur.
Anadolu'da muhtelif beldelerde anlatılan birçok efsane gibi bu efsane de meşhur bir efsanedir. Yaşar Kemal'in dili efsane anlatmaya o kadar müsaittir ki, insan onu okurken kendisini anlatının içinde buluyor. Okur kendisini anlatı içinde bulmasa dahi kendinden bir deyiş, darb-ı mesel veyâhut kemal bir olgunluk ile buluşuyor. Eseri özetleyecek olur isem klâsik bir halk efsanesi, demek isâbet olacaktır. Olay örgüsü bir paşa kızının bir dağlıya aşkı üzerine kuruludur. Bu aşkı başlatacak olan da elbette kültürümüzde önemli bir yeri olan at olmuştur. Mahmut Paşa ile Dağlı Ahmet arasında bir mücadele üzerinden gerek yokluğa övgü, gerekse de ağalık veyâhut paşalık zulmüne bir tenkit göze çarpıyor. Merak edenler açıp okuyabilir ;). Tenkit etmekte özgürsünüz. Eser üzerine bilgiyi giriftlestirerek verdim. Zirâ okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar...