"Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder; çünkü, her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır."
Montaigne; çocuklarını ve en sevdiği arkadaşı La Boétie'yi kaybetmesi, bazı hastalıklarla mücadele etmesine rağmen hayata karşı olumlu bakış açısını değiştirmemiş ve bugün adını kendi türünün ilki olarak sıkça duyduğumuz "Denemeler" adlı eseri ortaya koymuştur.
Denemeler, Sabahattin Eyüboğlu'nun önsözleriyle başlıyor. "Denemeler'i okuyan şu iki dersi almamazlık edemez: Doğanın istediği gibi düşün ve yaşa; hiçbir kitabın, hiçbir dogmanın kölesi olma." diye yazmış Sabahattin Eyüboğlu.
Montaigne ise kendi eseri hakkında "Benim yaptığım, bildiklerimi söylemek değil, kendimi öğrenmektir; başkasına değil kendime ders veriyorum." diyerek belirtmiş denemelerin konusunu.
Denemeler aslında sadece bunlara değinmiyor, birçok konuya giriyor; yaşam, ölüm, ruh ve bedenin uyumu, kitaplar, mutluluk, korku, bilgelik, insanlar ve dahası.
Montaigne kendi düşüncelerini yargılanma korkusu olmadan en dürüst biçimiyle aktarmış. Bana göre eserin üzerinden dört yüzyıl geçmesine rağmen okunması bu dürüstlüğü nedeniyle. Belki kitaptaki tüm düşünceler bize doğru gelmeyebilir ve hepsini özümsemeyebiliriz. Ancak katıldığımız ve kendimizi bulduğumuz doğrular da vardır bu kitapta.
Bir sonuca bağlayacak olursak, okunması gereken eserlerden biri olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda Montaigne; Seneca, Cicero, Lucretius, Vergilius gibi şairlerden alıntı vermiş çoğu denemede. Bu da eserde akıcılığı ve estetiği sağlamış.
DenemelerMontaigne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202054.8k okunma
Çoğu insanın dinozorlara karşı bir ilgisi olmuştur. Büyük, küçük değişen boyutlarıyla vahşi ve korkunç bulduğumuz bu canlılar, nesillerinin tükenmiş olması dolayısıyla da ilgimizi çeker. Bu kitaptaysa dinozorlar hakkında önemli bilgiler veriliyor.
Kitap, ilk olarak evrim üzerinde duruyor. Ayrıca farklı terimsel kavramlar vermeyi de ihmal etmiyor. Tabii bu kavramların açıklamaları da bulunuyor. Örneğin, lazarus taksonu, rigor mortis gibi. Bu kısımdan sonra dinozorlarda leğen kemiği ve kafatasına göre sınıflandırma gibi bilgilere giriyor. Ardından ilginç dinozorlar hakkında açıklamalar yapıyor. Aynı zamanda dinozorların görünüşü hakkında yanlış bildiğimiz hususları da düzeltiyor.
Akıcı olması ve farklı bilgiler vermesi yönüyle beğendiğim bir kitap oldu. Paleontoloji gibi alanlara ilgisi olan kişiler severek okuyabilir.
"Her âna, bütün varlığımla sarılırım: Yerine başkasının konulmayacağını, biricik olduğunu bilirim fakat onu yitip gitmekten alıkoymak için bir şey de yapamam."
"Gövde bir kere yaşamaya başlayınca, bu işe kendi kendine devam eder. Fakat düşünceyi ben sürdürür, ben geliştiririm. Var olmaktayım."
Daha önce bu kitabı birçok kez duymuştum. Arkadaşımın kitaplığında görünce de şaşırdım. Okumam için önerdi ve ödünç aldım.
Kitap, Sartre'nin varoluş felsefesi üzerine. Ana karakterimiz Antoine Roquentin, Bouville'de yalnızlık içinde ara sıra kendine gelen bulantı durumlarıyla başa çıkmaya çalışıyor. Kitap, günce tarzında ilerliyor. Roquentin, düşüncelerine ve çevresindeki olaylara bakış açısına yer veriyor. Çoğu zamanda varoluşsal krizlerin eşiğine geliyor. Kendisini ve her şeyi bu dünyada bir fazlalık olarak görüyor. Ve insanların var olduklarını fark etmediklerinin vurgusunu yapıyor. Ayrıca nesnelere anlam yüklememek gerektiğini söylerken kendisi de nesnelere anlam yüklüyor. Bunun dışında Otodidakt adlı bir karakterle hümanizm üzerine tartışmalarının geçtiği bir kısmı da okuyorsunuz. Kısacası varoluşçuluk, yaşamın amaçsızlığı, yalnızlık gibi konular işleniyor.
Kitabın üslubu hakkında ise şunları söyleyebilirim: Betimlemeler ağır basıyor, bilinç akışı tekniği çokça kullanılıyor. Hazmedilmesi zor olan kısımlar da var ama bu durum anlatımı bozmuyor. Çoğu kişinin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122.9k okunma
"İngiliz kanıyla Türk kanı bir mi madam?"
"Mikroskop altında İngiliz kanını görmedim. Rengi bizimki kadar kırmızı mı yoksa mavi mi, bilmiyorum. Fakat Türk kanı ateş gibi sıcak ve kırmızıdır."