Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.13
Emel Saatçi
Emel Saatçi
@Emel91
Çevirmen
181 reader point
Joined on October 2019
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Bir öğretmen adayı olarak büyük bir ilgi ve heyecanla okuduğum "Yeni Nesil Öğretmen Olmak" pek çok faydalı bilgi ve öneriyi içinde barındırıyor. Genel anlamda teknolojiyle eğitimin bütünleşik hale getirilmesinden ve öğretmenin kendisini yaşadığı çağa göre şekilendirmesi gerektiğinden bahseden bu kıymetli eser temelde öğretmenin ne gibi vasıflara sahip olması gerektiğine de değiniyor. Metin hocanın da söylediği gibi öğretmenler gerçekten muazzam bir güce sahip. Bir dönem şahsen tecrübe ettiğim bu aziz mesleğin gücüne bizzat yakından şahit oldum. Öğrencilerin teorik bilgi dışında ilgi ve sevgiye muhtaç olduklarını, ufacık bir dokunuşun bile bir çocuğun kalbinde nasıl bir iz bıraktığını gördüm. Mesleğini layıkıyla icra eden ve kalplere dokunan öğretmenlerimize buradan selam olsun..
19. yüzyıl Rus edebiyatının zirve eserlerinden biri olan Ecinniler Dostoyevski'nin 1872 yılında kaleme aldığı ve siyasi, felsefi ve psikolojik açıdan derinlikli bir romandır. 19. yüzyıl Rusya'sının sosyo-politik atmosferini ve insan ruhunun derinliklerini ustalıkla yansıtan romanda nihilizm, ateizm, siyaset ve devrim gibi kavramlara da değinmiş usta yazar. Dostoyevski diğer eserlerinde olduğu gibi burada da insan ruhunun derinliklerine inerek karakterlerin karmaşık psikolojilerini incelemiş. Cümle aralarında insanın karanlık yönlerine, şiddete ve yıkıma olan eğilimine yönelik ifadelere rastlamak mümkün. Ecinniler hiç şüphesiz büyük yazarın hayatından izler de taşır. Bir dönem siyasi görüşleri yüzünden Sibirya'ya sürgüne gönderilen yazarın bu deneyimi kitabın atmosferine yansımakla birlikte, Dostoyevski romandaki bazı karakterleri sürgün sırasında tanıştığı kişilerden ilham alarak yazmıştır. Ayrıca kendisi de epilepsi hastası olan Dostoyevski'nin bu romandaki bazı karakterleri de aynı hastalıktan mustariptir ve bu hastalığın insan psikolojisi üzerindeki etkileri romanda detaylı bir şekilde ele alınır. Yine hayatı boyunca varoluşsal sıkıntılarla cebelleşen Dostoyevski bu eserinde yaşamın anlamı, ölüm, Tanrı ve ahlak gibi konulara da yer verir.
Çeviri üzerine
Çeviri Atölyesi, farklı metin türleri üzerinden çeviride karşılaşılabilecek temel sorunları mercek altına alıyor. Benim özellikle dikkatimi çeken noktalar; çeviride tek tek sözcüklere bağlı kalmayıp erek dilde en uygun, doğal söyleyişi bulmak, gerekli durumlarda metin üzerinde ekleme çıkarma yapmak, çevirinin diller arası değil, kültürlerarası bir faaliyet olduğunun bilincinde olmak, yalnızca sözcükleri değil, o sözcüklerle çizilen resmin tamamını görmek, sözlük kullanımına önem vermek, her zaman gelişime açık olup dile ait bilgi ve bilinci geliştirmek gibi belli başlı noktalardı. Kısaca Çeviri Atölyesi, çeviriyle ilgilenen herkesin istifade etmesi gereken önemli bir kaynak.
Reader Follow Recommendations
Bir Gogol Şaheseri
Spoiler İçerir!
"Portre" Gogol'un diğer eserleri arasında oldukça dikkat çekici temalardan birine sahiptir. Gelecek vaat eden yetenekli bir ressam dünyanın geçici nimetleriyle baştan çıkar ve maddiyatın yaratıcılıktan daha önemli olduğunu düşünür. Gerçek sanata ihanet edip yeteneğini kaybettiğinde de önce ahlaken sonra da fiziksel olarak
Bir Uyanışın Romanı
"Olağanüstü Bir Gece" yaşantısında bir çok şeye sahip olmasına rağmen gerçek benliğinin farkında olmadan varoluşunu sürdüren, tekdüze ve kuralları önceden belirlenmiş bir hayatın dar kalıplarına sıkışıp kalan ve giderek duyarsızlaşan, burjuvaziye ait bir adamın "uyanış mucizesidir". Hikaye sıradan ve ağır tempoyla ilerliyor gibi görünse de son derece başarılı ruhsal çözümlemeleri ve "uğraşıların ve olayların çeşitliliğine rağmen günlerin öne çıkan bir şey olmadan peş peşe dizilip, bir ağacın yaprakları gibi yeşerdikten sonra sararıp gitmesi, dalgalanan kalabalığın çıkardığı sesin bir deniz gibi kabarması, kalabalığın tek bir boyun gibi dönüşü, çılgınlığın ortasında fırtınalı denizdeki bir kaya gibi soğuk ve kıpırtısız duruşu, ateşli bir tutku yumağı halinde olan kitlenin, tek tek yürüyen, gülen, konuşan insanlar halinde çözülmesi, sigara dumanının beyaz dönemeçlerle göğe doğru yükselirken seyrelip ilkbahar mevsiminin içinde dağılması, heyecanın içine bir aralıktan giren soğuk hava akımı gibi utancın sızması, duyguların ağır ağır uyanışı ve bilinmeyen bir meyve gibi olgunlaşması, yolunu şaşırmış bir müzik sesi, kanın fokurdayan sıcak, kıvamlı insan bulamacının içinde kabarması, yıldızların aydınlık selamları," şeklinde "olağanüstü" betimlemeleri ve ifadeleriyle harika bir Stefan Zweig romanı.
Umudun ve Mücadelenin Öyküsü
Sürgün yıllarından esinlenilerek kaleme alınan ve Nihal Yalaza Taluy'un güzel ve akıcı diliyle Türkçeye kazandırılan "Ölüler Evinden Anılar" tam bir Dostoyevski harikası. Sibirya'ya ait birtakım gözlemlerle başlayan kitap yerleşik göçmenlerden "Burada bambaşka, hiçbir yerdekine benzemeyen bir alem vardı; kendine has kanunları,
Bir Dostoyevski Klasiği
Büyük yazar Dostoyevski'nin sürgün günlerinde ince bir mizah anlayışıyla kaleme aldığı ve 1859'da yayımlanan Stepançikovo Köyü adlı eserinde yine yazara yakışır şekilde derin insan tahlilleri vardır. Hemen hemen Dostoyevski'nin şimdiye dek okuduğum bütün kitaplarında göze çarpan "hayalperest" bu romanında Tatyana İvanovna karakterinde vücut bulmuştur. Kitabın baş karakteri Foma Fomiç okurken beni hem son derece hayrete düşüren hem de öfkelendiren, taktığı erdemli insan maskesinin altında bariz bir gurur ve kibir taşıyan, karşısındakini zehirli diliyle acımasızca suçlarken aslında sayıp döktüğü bütün o nahoş ve bayağı özellikler kendisinde bulunan, kendinden başka hiç kimsenin övülmesine tahammül edemeyen, hatta işi Sezar'ın, Makedonyalı İskender'in yaptıklarını küçümseye kadar vardıran, bütün fırsatları kendi lehine çevirmekte tam bir usta olan ve bundan sonuna kadar faydalanan, toplum içinde de örneklerini görebileceğimiz, laf cambazlığı ve belagatli konuşmasıyla çevresindekileri adeta efsunlayan, dağdan gelip bağdakini kovacak kadar kendini bilmez ve son derece ukala olan bu tipleme benim nazarımda şarlatandan başka bir şey değildir. "Bütün suçu yoksul, tanınmamış olmasında..." cümlesiyle bana Dostoyevski'nin ta kendisini anımsatan harikulade bir eser.
