Bütün anneler, annelerin en güzeli
Sen, en güzellerin güzeli.
On üçünde evlendin,
On beşinde beni doğurdun,
Yirmi altı yaşındaydın,
Yaşamadan öldün.
Sevgi taşan bu yüreği sana borçluyum.
Bir resmin bile yok bende,
Fotoğraf çektirmek günahtı.
Ne sinema seyrettin, ne tiyatro.
Elektrik, Havagazı, su, soba,
Ve karyola bile yoktu evinde.
Denize giremedin,
Okuma yazma bilmedin.
Güzel gözlerin,
Kara peçenin arkasından baktı dünyaya.
Yirmialtı yaşındayken
Yaşamadan öldün..
Anneler artık yaşamadan ölmeyecek..
Böyle gelmiş,
Ama böyle gitmeyecek!
Evrende bedelsiz hiçbir şey yoktur. Olumsuz düşüncelerin birikiminin yarattığı çöplüğün bedelini fiziksel, zihinsel ve duygusal rahatsızlıklar yaşayarak ödüyoruz.
Bedenimiz aracılığıyla gerçekleri tanımak mümkün olmayacağına göre ya hiçbir şekilde gerçek bilgiye ulaşmamız mümkün değildir ya da ona ancak ölümden sonra ulaşabiliriz, çünkü ruh sadece o zaman bedenden ayrılma imkanını bulabilir, daha önce değil.
Ölüm, ruhun bedenden kurtulmasından başka bir şey mi? Bir yandan ruh bedenden kurtulup ayrı ve bağımsız kalırken, öte yandan beden de ruhtan kurtularak ayrı ve bağımsız kalıyor değil mi? Ölüm, bundan başka ne olabilir ?