Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

EminE

Normalde insanlar en beklemedikleri gün ölürler.
Reklam
Eski ilmihallerde yemek yemenin birinci farzı, yemeğin nereden geldiğini nasıl yapıldığını ve içeriğinde nelerin olduğunu araştırmaktır diye yazar. İkinci farzı ise besmele çekmektir. Yemeğin mutlaka helal olması gerekir. Günümüzde sadece kazanç araştırıldığında kazanç helal ise parayla satın alınan da helal kabul edilmektedir. Halbuki helallik sadece Para için değil, gıda için de geçerlidir. İçeriğinde aroma ve katkı maddeleri olan gıda haram olur çünkü katkı maddesi gıda değildir. Gıdanın içine gıda olmayan ve hazme gerçekleşmeye madde karışırsa helal olmaz. Hazne gerçekleşmeye maddenin üzerine besmele çekilse bile helal değildir.
Şimdi yaratılış kelimesi her yerde kullanılıyor. Üretim ve oluşturma kelimeleri yerine yaratma kelimesi kullanılmakta. Sibernetik tıp sizi niye hazırlıyor? Böylece siz, sadece Allah değil sizde yaratabilirsiniz, Fikrini alıştırılıyorsunuz. Böyle olunca ikinci bir yaratıcı düşüncesi de Meydana gelir. Sizi o yaratıcıya inanmaya hazırlıyorlar. Oysa yaratmak sadece Allah’ın sıfatıdır, başka hiç kimsenin değil. Yaratma kelimesini dikkat edin! kitapta yazılıysa hemen değiştirin o şekilde okumayın.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kalp ilmini cahillere dökmekte israftır.
Enerjinin dağılmaması için zikir çok önemlidir. Çünkü enerjiyi sadece vekil dengede tutar ve dağılmasını azaltır. Bizi yükselten ve bize kazandıran enerji, zikirdir. Bu Zikrin enerjisi her hücreden yansır ve enerji kanallarını birikim belli noktalarda vücuttan çıkar.
Reklam
Kuşlar neden her günün başlangıcında tamamen neşeli oluyorlar da biz insanlar güneşin doğmasına rağmen homurdanıp kızarak daha fazla karanlık için yalvarıyoruz? Kendimizi sefalete ve yatağın birbirimize karşı; mutluluk denilen nihai aptallığa sahip kuşlar gibi bize de bulaşacağı düşüncesiyle çarpıcı biçimde kaçındığımız huzuru bağışlayacak, emniyetli yerlerden biri olduğu şeklinde bazı tuhaf inançlara mı adadık?
Zaman kimseyi kayırmaz, her canlı yaşlanır, her şey eskir.
Herkesi ve her şeyi büyük bir zevkle terk etmek geliyor içimden!
Kendini okyanusta bir damla sanma. Bir damlanın içinde kocaman bir okyanussun.
Kendimi fena düşürdüm, en kötüsü kendi gözümden düştüm.
Reklam
Tuğrul bey kardeşi Çağrı’ya bir gün bir ok verip ‘kır!’ dedi. Kardeşi oku parçaldı. Tuğrul bey iki oku bir araya getirdi, aynı şeyi yaptı. Bunun üzerine üç ok verdi, güçlükle kırdı. Oklar dört olunca kıramadım. Tuğrul Bey’in ‘biz de tıpkı bu oklar gibiyiz. Ayrı oldukça kuvvetli olan herkes bizi kırar, yener fakat bir olursak kimse bizi yenemez.’ demişti.
Bir yerde uzun zaman kaldığınızda, dünyanın ne kadar büyük ve uçsuz bucaksız olduğunu unutuyordunuz. Kendi içimizdeki uçsuz bucaksızlığı da algılayamadığımız gibi…
Kaçıp gitmek istediğiniz yerin kaçtığınız yerle aynı olduğunu görmek tam bir aydınlanmaydı.
96 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.