"Alışkanlık haline getirmeli, bir şey vermeli; selam vermeli, yol vermeli, sadaka vermeli, güler yüz vermeli... Birinin gönlüne bir sürur, bir neşe kondurduğun zaman ondan fazla sen mutlu olacaksın, emin ol."
"Bu fitratı hizaya çekecek, onu munisleştirecek şey kalbin kuvvetlenip güzel ahlakla birlikte nefse hâkim olmasıdır. Bunun da çaresi kalbi O'nu anmakla terbiye etmek ve ahiret derdiyle şereflenmektir.
|Yani biz hissettiğimiz şeyin gerçek aşk mı yoksa illüzyon mu olduğunu anlayabiliriz.
Evelallah anlarız, herkes anlar. Orada yanılma olmaz Allah'ın izniyle. Ayrılık veya aşk ile ağlayanın gözyaşları ateş gibidir, sıcaktır. Soğandan da yaşarır göz ama soğuk dökülür, esneyince de yaşarır göz ama soğuk dökülür. İşte buna bakıyor şair, müthiş bir güç yahu Şeyh Galip...
Sanırlar bi-güman kim eşk-i hünin nazm-i rengindir
Bir åteş paredir geh dide geh dilden zubúr eyler
Sandıkları gibi değil; o bir ateş parçasıdır, gerçek bir ateştir; bazen gönülden bazen gözden zuhur eder, görünür Hakikaten de kalbin yanması ve gözlerden yaş gelmesi, ağlamak biçiminde tezahür eder, görünür.
Zaman daralıyor..
İyi şeyleri yapmak için acele etmeli. Kendi ömrümüzü ve sevdiklerimizin ömrünü güzelleştirmek için yarışmalı.
Bir fidan dikmeli. Kuruyan bir ağaca su vermeli. Ânın evlatları olmalı. İnsanlara tebessüm etmeli. Güzellik ve iyiliği dile getirmeli, olmuyorsa susmalı.
Prf.Dr.Kemal Sayar
İnsan çağımızda gönül tarlasına durmadan put dikiyor. Kendi türettiği eşyaya, kendi kurduğu sisteme veya kendinin yücelttiği insana tapmak yoluyla kendine tapmaya çalışmakta belki de. Kendini dolaylı yoldan putlaştırmanın boş deneyinde.