Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emrah gülez

Emrah gülez
@Emrahgulez
Devran-ı aleme hiç olmaya geldim.
"Ben Çok Duâ Etdim Allah Vermedi" Deme Sakın! Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki : "Efendim, ben bu kadar namaz kıldım, duâ etdim olmadı, Allah vermedi". Hâşâ! Böyle konuşma sakın hâ! Allah kimseyi kapısından mahrûm göndermemişdir. Bizim zannımız Allah'a böyledir. Ne var ki burada vermezse ebedî âlemde verecekdir. Burada da verir, senin haberin bile yokdur. Senin istediğini vermez de sıhhat ve âfiyet verir. Çünkü senin istediğin hayırlı değildir. Meselâ çocuk istersin vermez. Çünkü senin hakkında hayırlı değildir o, sana sıhhat ve âfiyet verir. Servet istersin vermez. Senin hakkında hayırlı değildir o. Âhirete bırakır o işi. Çünkü bir çok adam fakîrken mü'min olur, zenginleşdi mi, yılanın güneşde saldırdığı gibi, dînden hurûc eder. Yılan gibi olur yani güneş geldi mi sırtına. Çünkü para insan yılanının güneşidir. Temmuzda, Ağustosda yılan çok şiddetli olur. Neden? Güneş yılanın belini ısıtır. İnsanın nefsi yılana benzer. Dünyâ metâı da, güneşe benzer. Onun için bakarsın lap diye yoldan çıkarsın sonra. Allah diyen adam, "Sen bakma sofulara, onların namazı varsa bizim niyâzımız var" demeye başlar. Şeytan seni yuvarlar cehenneme. Haberin bile olmaz.
Reklam
Duâda Eller Nasıl Açılmalı? Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerine Amerika'daki bir sohbetlerinde, "Duâda ellerimizi nasıl açmalıyız?" diye soruldu. Efendi Hazretleri buyurdular ki : Kimi böyle açıyor, kimi böyle açıyor, kimisi böyle açıyor. (Efendi Hazretleri ellerini yanyana getirerek, birbirinden uzaklaştırarak, yukarıya doğru kaldırarak, duâda el açma şekillerini bir bir gösterdiler). Bunların hepsi şekil. Elini Allah'a açdığı vakitde, kalbini Allah'a bağlarsa, o açılan elin içine mutlakâ bir şey koyarlar. Muhakkak kalb Allah ile meşgûl olmalıdır. Âyât-ı âfâkiyyeye bakmalı, Allah'ın vermiş olduğu zâhir ve bâtın nimetlerini görmeli ve Allah'ı sevmelidir. Ve Allahu Zü'l-Celâl ve Tekaddes Hazretlerine sıdk u sadâketle, îmânla sarılmalıdır. O vakit elini açarsa, o kapıdan boş dönmez. Ama böyle Allahaısmarladık der gibi Allah'ı çağırırsa, o vakit bir şey olmaz. Eşyâda Allah'ın kuvvetini ve kudretini görmeli. Ve Allah'ın kendisine kendinden daha yakın olduğunu hissetmelidir. O vakit el açarsa boş dönmez. Ağız duâda kalb başka yerde dolaşırsa olmaz. İmam namaz kıldırıyormuş. Arkasında da bir veliyyullah namaza durmuş, meczûb bir velî. İmam namazda ağzı Kur`ân okuyor fakat aklına geliyor ki "Ben bağa gideceğim, eşeği nereye bağlayayım?" diye düşünüyormuş. Hem okuyor namazda, hem de eşeği nereye bağlayayım diye düşünürmüş. Ağzı Kur`ân okuyor ama kalbinde o. Sonra o velî arkadan, "Yat da ayağına bağla hocaefendi" demiş. Böyle olmayacak. Hem ağız duâda, hem kalb Allah'la beraber. O vakit Allah kapısından boş çevirmez.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki İnsan yükseldikçe Cenâb-ı Hakk'a duâ edemez. Neden? Çünkü duâ etmek demek bulunduğu mevkîden râzı olmamak demekdir. Daha iyisini istiyor, râzı değil. Allah'dan râzı olmamak demekdir bu. Peki duâyı niye yapıyorlar? Emir yerine gelsin diye. İstemek için değil de emir yerine gelsin diye. Allah emretdi ya, "Duâ edin bana" diye, o emir yerine gelsin diye duâ ederler. Rızâ makâmında bulunan zevâtın duâ etmekden imtinâ etmesini, Allah'dan bir şey istemekden kaçınmasını bazıları anlayamıyor, akılları almıyor bunu. Halbuki bunda anlaşılmayacak bir şey yok. Hemen basit bir misâl ile îzâh edelim. Küçük bir çocuk babasından para istese, bunda yadırganacak bir şey yokdur, hattâ babanın hoşuna gider bu. Ama aynı çocuk kırk yaşına geldiğinde hâlâ babasından para isterse ayıp olur bu. Yine aynı misâl üzerinden gidersek, küçükken babasından para isteyen çocuk, büyüyüp iş güç sâhibi olunca, babasından para istemez buna utanır ama akıl istemekde bir mahzûr görmez. Baba da bundan hoşnûd olur, gurulanır, evlâdım benim tecrübemden istifâde etmek istiyor der sevinir. İşte aynı bunun gibi, kulun Allah'dan istemesi de onun manevî derecesine göre değişir. Yolun başındakiler her şeyi ister Allah'dan, ister maddi, ister manevi. Biraz ilerleyenler maddiyat talebinde bulunmaz, âhirete tâlib olur. Daha da ilerleyenler, ne dünyevi ne de uhrevi bir talebde bulunurlar Allah'dan, O'nun rızâsını isterler ancak. Daha da ilerleyenler Hakk'ın cemâline tâlib olurlar, başka hiç bir şey umurlarında değildir onların.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Emrah gülez
@Emrahgulez·Bir kitabı okumaya başladı
Karşıt Yatırım
Karşıt YatırımAntony M. Gallea
8.7/10 · 107 okunma
312 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
Paranın Psikolojisi
Paranın PsikolojisiMorgan Housel
8.5/10 · 1.382 okunma
Reklam
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bir kimse geceleyin karısını uyandırır da beraberce veya her biri kendi başına iki rek’at namaz kılarlarsa, Allah’ı çok anan erkekler ve Allah’ı çok anan kadınlar arasına yazılırlar.”
Allah’ı zikretmek, sadece sübhânallâh, lâilâhe illallah, elhamdülillâh, Allâhü ekber gibi zikirleri söylemek değildir. Allah Teâlâ’ya herhangi bir şekilde itâat ve ibâdet eden O’nu zikretmiş olur. Tâbiîn muhaddis ve müfessirlerinden Saîd ibni Cübeyr Allah ondan râzı olsun ve daha başka âlimler de böyle demiştir.
1.231 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.