yüreğimi daraltan bunca azap, her gün karşılaştığım her gün baş etmeye çalıştığım onlarca yüz, omurgalarımı acıtan bu telaş... iki büklüm ruhumu acıtan zamansız dalmalar. her sabah neredeyim lan ben der gibi! ya da ahmet kayanın söylediği gibi öyle bir yerdeyim ki kendime anlatamam. dostlarıma, bilhassa kendime. ama artık ve artık! dizginsiz bir öfkeye çirkin yeryüzüne, yalancılara, rol satıcılarına kazanç düşkünlerine, maske dağıtanlara aldırış etmeyen bir kuş büyüteceğim içimde. tüm kirliliklerden, tüm seslerden, kötülüklerden numaralardan, maskelerden uzak bir kuş uçuracağım uzaklarda. sözcükleri zihnimde volkan gibi patlatan tüm karmaşalara karşı bir ses biriktireceğim duyulmayan yerlerde, ışıl ışıl, cıvıl cıvıl. o kuşu yaşatma kaygısı olacak benim işim. dünyadan beni anlamsızca uzaklaştıran bu kuş olacak. adını bilmediğim o renkli canlı, uçarcasına nefesime nefes katan bu kuş olacak. dışarı çıkmayan, hep benle kalan bu kuş hep yaşayacak. işte o kuş sensin…