Emre Yaman

Emre Yaman
@Emree3
3 May
20 reader point
Joined on December 2018
212 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 26 hours
Kan ve Gül
Kan ve GülAlper Canıgüz
8.2/10 · 7.3k reads
Reklam
Memleketimizdeki yükseköğrenim kurumlarından birine yolu düşen herkes, devletimizin bu ilim ve irfan yuvalarının üstüne nasıl titrediğini, kapıya yığdığı özel güvenlik, polis gücü, çevik kuvvet ve hatta jandarmalara bakarak kolayca anlayabilir. Serbest düşüncenin kalesi üniversite, ülkemizde kelimenin tam anlamıyla kale gibi korunmaktadır yani.

Reader Follow Recommendations

See All
Nihayet dibe varmıştım, bayağılığın son noktasına. Artık sırada çarpıp parçalanma vardı.
Siyasetçiler muammalı konuşmaya başlayınca sakının. Gerçek acıları anlaşılmaz sözlerle sarıp sarmalayıp gizlemeye çalışıyor olabilirler. Özellikle de şu dört kelimeye dikkat edin: fedakarlık, ebediyet, saflık, kefaret. Bunlardan herhangi birini duyarsanız alarm çalmaya başlayın. Hele bir de başındaki liderin mütemadiyen, "Yaptıkları fedakarlık aziz milletimizin saflığını tescil ediyor," gibi cümleler kurduğu bir ülkede yaşıyorsanız, bilin ki başınız büyük dertte.
Sayfa 278Kitabı okudu
Reklam
Tarih boyunca insanların neredeyse tümü aynı anda birden fazla anlatıya inanmışlar ve hiçbir zaman bunların hiçbirinin bütünüyle gerçek olduğuna ikna olmamışlar. Bu tereddüt pek çok dini sarsmış ve o yüzden de dinler, inancı en üstün meziyet diye nitelendirip şüpheyi en kötü günahlardan biri addetmiştir. Sanki kanıtı bulunmayan şeylere inanmak tabiatı gereği iyilik barındırıyormuş gibi.
Sayfa 269Kitabı okudu
Yararlı tarafları olsa da iyilik zinciri biraz şu üst üste duran kaplumbağalar zincirine benzer; anlamın nereden geldiği meçhuldur. Yaşlı bir bilgeye hayatın anlamı hakkında ne öğrendiği sorulmuş. "Valla" demiş adam, "bu dünyaya başka insanlara yardım etmek için geldiğimi öğrendim. Henüz çözemediğim şey diğer insanların neden burada olduğu."
Sayfa 256Kitabı okudu
Kimi anlatılar tüm uzay ve zamanı kapsama zahmetine girse de, dikkati kontrol altında tutabilme marifetiyle pek çok başarılı anlatı kapsam açısından çok daha mütevazı kalabilme fırsatı bulur. Hikaye anlatıcılığının can alıcı kurallarından biri şudur ki, bir hikaye dinleyicilerin ufkunu aştıktan sonra nihai kapsamı çok da önemli değildir. İnsanlar bir milyar yıllık tanrı adına gösterecekleri ölümcül fanatikliği bin yıllık millet için de gösterebilir. İnsanların büyük sayılarla arası pek iyi değildir. Çoğu zaman şaşılacak derecede azı bile aklımızı başımızdan almaya yeter.
Sayfa 253Kitabı okudu
İşin aslı, mesele insanları bir araya getirmek olduğunda yalan hikayelerin hakikat karşısında yapısal bir avantajı var. Grubun sadakatini ölçmek istiyorsanız insanların saçmalığa inanıp inanmadığına bakmak, hakikate inanıp inanmadıklarına bakmaktan çok daha iyi bir testtir. Büyük şef, "Güneş doğudan doğup batıdan batar" dediğinde alkış tutmak için şefe sadakat şart değildir. Ama şef, "Güneş batıdan doğar ve doğudan batar" derse, sadexe gerçekten sadık olanlar alkış tutar.
Sayfa 222Kitabı okudu
Sırf "Tanrı öyle dedi" diye öldürmekten sakınan insanların oldukça rahatsız edici ve tehlikeli bir tarafı vardır. Bu insanları merhamet değil itaat yönlendirir ve bu insanlar tanrılarının kafirleri, cadıları, zina yapanları ya da yabancıları öldürmeyi emrettiğine inanmaya başlarlarsa ne yaparlar kim bilir.
Sayfa 193Kitabı okudu
Reklam
Kimileri için, bize öbür yanağımızı dönmemizi buyuran merhametli bir tanrıya inanmak öfkeyi dizginlemeye yardım edebiliyor. Dini inancın dünya barışı ve huzuruna yaptığı büyük bir katkı bu. Ama malesef kimileri için de din tam tersine öfkelerini kamçılayıp gerekçelendiren bir unsur; özellikle de biri çıkıp tanrılarına dil uzatır ya da tanrılarının isteklerini dikkate almazsa. Yani kural koyan tanrının değeri ona inananların davranışlarına göre şekilleniyor. Düzgün davranıyorlarsa istedikleri şeye inanabilirler.
Sayfa 189Kitabı okudu
Ahlak "ilahi buyruklara uymak" değil "çekilen acıları azaltmak" anlamına geliyor. Yani ahlaklı davranmak için bir mite ya da anlatıya inanmanız gerekmez, acıyı derinlemesine idrak etmeniz yeterlidir. Belli bir davranışın kendiniz ya da başkalarına nasıl lüzumsuz yere acı çektirdiğini gerçekten anlarsanız, haliyle bu davranıştan kaçınırsınız.
Sayfa 188Kitabı okudu
Dindarlara Tanrı gerçekten var mı diye sorulduğunda, genel olarak kainatın anlaşılamayan gizemlerinden ve insan algısının sınırlarından söz açarlar. "Bilim, Büyük Patlamayı açıklayamıyor." diye haykırırlar. "O halde bu, Tanrı'nın kerameti olmalı." Fakat dindarlar çaktırmadan bir kartı diğeriyle değiştirerek seyircileri kandıran sihirbazlar gibi kozmik gizemin yerine çarçabuk dünyevi kanun koyucuyu geçirir. Kainatın bilinmezlerine "Tanrı" adını verdikten sonra bunu bir şekilde bikini giymeyi ve boşanmayı kınamak için kullanırlar. "Büyük Patlamayı anlamıyoruz, o yüzden de insan içine çıkarken başımızı örtmeli ve eşcinsel evliliklerine izin vermemeliyiz." Bu iki şey arasında herhangi bir mantıksal bağ olmamasının ötesinde esasen çelişkili bir beyan söz konusu. Kainatın gizemleri ne ölçüde anlaşılamazsa, bunlardan sorumlu olan şeyin kadınların nasıl giyineceği ya da insanların cinsel hayatını o kadar umursamaması icap eder.
Sayfa 186Kitabı okudu
220 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.