Boncuk Oyunu,Hermann Hesse tarafından ince elenip sık dokunmuş bir başyapıt.Şüphesiz okurken yazar bu kitabı nasıl yazmış diye düşünmemek elde değil.
Neredeyse bir paragraf uzunluğunda cümleler,belirli seviyede dağarcık gerektiren ve ancak entelektüel çevrede kullanılan kelimeler benim gibi bir lise öğrencisinin sabrını sınadı diyebilirim. Zorlu ama gurur verici bir okumaydı.
Kitabı okurken çevirmen Kamuran Şipal’a hem büyük bir hayranlık duydum hem de böyle bir romanı dilimize kazandırdığı için mutlu oldum.
Eserin adının Boncuk Oyunu olup nasıl oynandığının belirtilmemesi ve bu bağlamda kitapta hiçbir eksikliğin hissedilmemesi ise Hermann Hesse’in büyüklüğünü anlamamıza yardımcı oluyor.
Hermann Hesse’in fazla betimleme yapmayıp soyut kavramlar üzerinden romanı sürdürmesi ise kitabın zamana karşı galip geleceğinin kanıtı.Yine Hermann Hesse’in yapıtı bilimsel bir makale gibi objektif olarak anlatması ve bu anlatımın yavan kalmayıp konuyla uyum sağlaması onun nasıl büyük bir yazar olduğunu gözler önüne seriyor.
Başkahramanımız Josef Knecht’in Kastalya hiyerarşisindeki en alt basamak olan öğrencilikle başlayıp tüm basamaklardan teker teker çıkarak Magister olması ise günümüz sabırsız insanına bir gönderme.
Kitabın sonundaki üç hikaye ise konuları ve merak unsuru bakımından gayet güzel ve akıcı olduğundan ağır dil ve uzun cümlelerden sonra beni kitaba yeniden bağladı diyebilirim.