(...) kendisine “gerçeklik” yakıştırılan ve çeşitli biçim, özellik ve hâllerden ibâret olan varlık ve oluş âlemi bizâtihi çok renkli bir kuruntu ve hayâl imâlâthânesidir.
Ona ( Muhammed'e) göre kelimenin tam anlamıyla, yegâne ”Gerçek”, tecellîlerin mihrak noktalarından başka bir şey olmayan hissî sûretlerde kendini zâhir kılan Hakk’dır. Bu nükte de ancak Allah’ta fânî olmak sûretiyle bu âleme ölündükten sonra (aslında unutkanlık uykusundan başka bir şey olmayan) bu hayattan uyanıldığında anlaşılır.
"Aristatalis'in dem vurduğu gibi, gözün vazifesi sadece "görmek" değil, Hakikat'i görmektir.Hakikat'i gören bir göz, artık başka bir şey göremez. Çünkü o artık, başka bir vazifeyle mükellef değildir ve başka bir gayesi de yoktur.