Enver Diktaş

Duygular geri gelir, bekle ve gör.
Reklam
İnsana gerçek acı veren ağır anıları vardır. Her insanın vardır böyle anıları. Ama unutulurlar. Bir gün bir şey olur, birden gelirler insanın aklına. Tümü gelmese bile, küçük bir parçası gelir, sonra insan kurtaramaz yakasını.
Sayfa 563Kitabı okudu
Ah, o yıllar, Geçiyor en güzel yıllarımız.
Sayfa 521Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Bir insanın kişiliğini, ruhunun nasıl olduğunu öğrenmek istiyorsanız susmasına, konuşmasına, ağlamasına, soylu düşüncelerle heyecanlanmasına değil, gülüşüne bakın.
Sayfa 431Kitabı okudu
Belki ateş etmek istemiyordunuz ama kuşu öldürdünüz!
Sayfa 332Kitabı okudu
Reklam
"Akrabalar arasındaki sevgi bu bakımdan iğrençtir işte anne. Hak edilmemiştir çünkü. Sevgiyi hak etmek gerekir."
Sayfa 332Kitabı okudu
Başkaların onurlu, dürüst olmalarını öğütleyen bir insanın, önce kendisinin onurlu, dürüst olması gerekir.
Sayfa 286Kitabı okudu
Yüreklerimiz hep bugünkü gibi temiz kalacak. Elimizden geldiğince daha iyi yürekli, daha uysal olmaya çalışacağız... iyi her şeyi seveceğiz..
Sayfa 252Kitabı okudu
Tüm bağlarımı koparıp kendime gideceğim!
Sayfa 121Kitabı okudu
İlacın iyileştiremediğini bıçak, bıçağın iyileştiremediğini ateş iyileştirir!
Reklam
İyilik
Eğer iyiliğin bir nedeni varsa, o artık iyilik değildir; eğer iyiliğin bir sonucu, yani ödülü varsa yine iyilik değildir. Demek ki iyilik, neden ve sonuç zincirinin dışındadır.
Sayfa 1035Kitabı okudu
birini seversen eğer, olmasını istediğin gibi değil, olduğu gibi, her şeyiyle seversin..
Sayfa 799Kitabı okudu
İnsan gereğinden çok konuşarak da, gereğinden çok susarak da günah işleyebilir.
Senin yanına gelince sanki gürültülü ve sarsıntılı bir gemiden sakin bir kıyıya çıkmış gibi oldum.
Sayfa 212Kitabı okudu
Ruhumuzu kurcaladığımızda sıklıkla orada fark edilmeden yatan bir şey bulup çıkarırız.
Sayfa 195Kitabı okudu
Tek tesellim, her zaman sevdiğim duadaki gibi, beni yaptıklarıma göre değil, merhametine göre bağışla demek. O da ancak böyle bağışlayabilir.
Reklam
Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir.
Kalbinin asilliği için seviyordum seni, dedi. Birbirimizin affına muhtaç değiliz. Bağışlamış veya bağışlamamışız, ömrümüzün sonuna kadar birbirimizin ruhunda kalacağız; böyle bu....
Sayfa 1011Kitabı okudu
Bazı insanların düşmanlığı dostluktan daha yararlı oluyor.
Sayfa 790Kitabı okudu
İnsanın en değerli anıları aile ocağında geçen çocukluğunun anıları oluyor. Ailede bir parçacık sevgi ve dirlik varsa bu böyledir. Hatta insanın ruhunda iyi, değerli şeyleri bulup çıkarabilecek gücü varsa düzensiz bir aileden de değerli anılar edinilebilir.
Sayfa 387Kitabı okudu
Bence insanların birbirlerini tanımaları için en iyi zaman ayrılmalarına yakın zamandır.
Sayfa 303Kitabı okudu
İlkin kendi kendinize yalan söylemeyin. Kendi kendine yalan söyleyip yalanını ciddiye alan insan sonunda ne kendinde, ne de çevresinde gerçeği seçemez olur, böylece hem kendisine, hem de başkalarına saygısızlık eder. Saygının olmadığı yerde sevgi de kaybolmaya başlar. Bunun boşluğunu doldurmak, gönül eğlendirmek için kendini çeşitli tutkulara, kaba zevklere bırakır, ahlâksızlığını hayvanlığa vardırır; bütün bunlar durup dinlenmeden kendisine ve çevresine yalan söylemesinden doğmaktadır. Kendi kendine yalan söyleyen herkesten önce alınır. Bazen alınmak pek tatlı gelir, değil mi? İnsan, kimseden kötülük görmediğini; kırgınlığı kafasından uydurup laf olsun diye, sırf sahne yaratmak için yalana sarılarak pireyi deve yaptığını bildiği halde surat asar, büyük bir zevkle gücenir ve bunu gerçek nefrete kadar da götürür.
Reklam
Sadaka vermekten alınan zevk kibirli, küstah, ahlaksızca bir zevktir; zenginin zenginliğinden, gücünden, kendi önem ve değerini yoksulun önem ve değeriyle karşılaştırmasından aldığı zevktir. Sadaka, vereni de alanı da soysuzlaştırır, üstelik hiçbir amaca da hizmet etmez , yalnızca yoksulluğu arttırır.
Sayfa 428Kitabı okudu
Bir yakınının uğradığı talihsizlikte insanı içten içe sevindiren bir yan vardır. Kim olursa olsun, bu genellikle hep böyledir.
Sayfa 413Kitabı okudu
Dostoyevski Suç ve Ceza kitabında şöyle yazar; “İnsanın yüksek bir dağın tepesinde, ancak iki ayağının sığabileceği kadar daracık bir yerde yaşaması gerekse, çevresindeyse uçurumlar, okyanuslar, sonsuz karanlıklar, fırtınalar ve sonsuz bir yalnızlık olsa, yine de o bir avuç yerde ömrü boyunca, binlerce yıl, sonsuza dek yaşamanın, o anda ölmeye
Anlıyor musunuz, sayın bayım, bir insanın artık gidebileceği hiçbir yerin olmaması ne demektir, anlıyor musunuz? Çünkü her insanın gidebileceği hiç değilse bir yerin olması gerekmez mi?
Sayfa 55 - MarmeladovKitabı okudu
Dünya mı yıkılsın yoksa bir bardak çay mı içersin? deseler. "Ben çayımı içtikten sonra dünyanın canı cehenneme" derdim.
Şüphesiz böyle bir duvarın hakkından gelmeye gücüm yetmezse boşu boşuna yırtınacak değilim; ama karşımda gücümün yetmediği bir taş duvar var diye büsbütün boyun eğmeye de razı olamam.
Reklam
İnsanın, ne derece büyük olursa olsun, her türlü felakete alışıvermesi, beni ürkütüyordu.