"Milliyetçilerin yurtseverliği kendi tekellerine almalarından ve savaş düşkünlüklerini hep yurtseverce duygular arkasına gizlemelerinden daha sinirlendirici bir şey var mı?"
Sana gerçekten anlaşılmaz bir şey gibi mi geliyor bir adamın, günün birinde, her şeyle bağlarını koparmayı istemesi? Kendisinden başka suç ortağı olmadan başını alıp gitmesi? Anlamıyor musun sen bunu? Sonsuza dek gem vurulmaya, yaralanmaya katlanamamasını? Hayatta bir kerecik kendi benliğine sahip olma cesaretini göstermiş olmasını! . . O vakte kadar en hor görülen, en anlaşılmayan yanını keşfetmek üzere, benliğinin derinlerine dalıp, 'İşte, asıl benliğim !' diyebilme cesaretini! Bütün öteki insanlara, 'Sizden vazgeçiyorum! .. ' diyebilme cesaretini. . . Yani, sahiden anlayamıyor musun sen bunları?"
- " Ne olursa olsun vatanseverliğin ortadan kaldırılması gerek! Devrimin, yalnız bir ülkenin dar çerçevesinde gerçekleştirilebileceği nasıl düşünülebilir? Gerçek bir devrimci olabilmek için önce bütün bağları koparmak, kendinden koparıp atmak gerek..."
- "Dikkat et! Sen devrimciyi, olmak istediğin örnek devrimciyi düşünüyorsun. Buna karşılık doğanın, gerçeğin, hayatın ortaya çıkardığı insanı, genel anlamda insanı gözden kaçırıyorsun.. Kaldı ki bu sözünü ettiğim vatanseverlik, gerçekten yok edilebilir mi? Sanmıyorum. İnsan ne isterse istesin, bir iklimde yetişmiştir. Kökeninden gelen bir mizacı vardır. Etnik bir yapısı vardır. Kendisine biçim veren uygarlığın adetlerine, özel biçimlerine bağlıdır. Nerede olursa olsun kendi dilini unutmaz..."