Yalnızca birkaç örnek... Büyüklü küçüklü, ama hepsi de gerçek birer karakter, hiçbiri figüran değil.
Her zaman cesur hayat dolu ve neşeliydi-kendi geleceğinde ölümün yazılı olduğunu bile bile başkalarına gelecek umudu aşıladı.
Gerçek hayatta seyirci yoktur; hayata hepiniz katılırsınız. Son perde açılıyor.
Dostlar, hepinizi çok sevdim. Tetikte olun!
Kitaptaki yaptığım bu alıntılamalar kitap hakkında yorum yapmayı bırakmadığı gibi kendi hayatınız hakkında yorum yapmayı kazandırdığını ve sorgulanması gereken bir hayatın var olduğunu bildiren muazzam bir kitapla karşı karşı olduğunuzu keşfedeceksiniz. İyi okumalar.
Her hafta savaşın sona ermek üzere olduğuna dair bir pembe hikaye dolaşır ağızdan ağıza, yüzleri güldürür. Pankrac her hafta o saat inanıverdiğimiz yeni bir mutlu haber fısıldar. Böyle şeylere inanmamaya çabalarsın;boş umutları insanı güçlendirmek şöyle dursun önünde sonunda zayıf düşürdükleri için bastırırsın. iyimserlik, yalanlarla değil,ancak savaşın son bulabileceği biricik yolu görebilen gerçekle beslenebilir ve beslenmelidir. Gerçeğe duyulan inanç; kazanılmış o bir günün senin asla vazgeçmediğin hayat ile karşına dikilen ölüm arasındaki sınırı aşmanı sağlayacak gün olabileceğine duyduğum inan. syf 95
Bir seferinde dokuz çift güzel bacak sayabilirsim o gün idam edilmeyeceğimi geçirmiştim içimden. syf 103
Güneş! O sihirli ışınlarını ne kadar cömertçe salıyor, insanların gözleri önünde ne mucizeler yaratıyor! Oysa gün ışığında o kadar az insan yaşıyor ki. syf.52
Cesaretini ve vicdanını yitirmiş bir insanın görünümü, bedeni sakatlanmış bir insanın görünümünden berbattır... Zaaf gösterenlerin hali acıklıdır. syf 58
Bir günde okuduğum bu kitap, sürükleyici, akıcı olduğu kadar okuyucuyu düşündürmeyen bir kitap. karakterlerin psikolojisini sunmayan, zaman zaman kahramanların iç monologlarına tanık olsak da doğanın tasviri ve tarifi kadar karakter analizlerine yer vermeyen yazar, bölüm bölüm hikayelerle kitabı bir araya getirmiş. Tam da roman sayılmayacak bu romanı, can sıkıntısı olan, kendini yormak istemeyen, gündelik olaylardan sıyrılmak isteyen veya macera isteyen okuyucular tavsiye edilir. İyi okumalar
"Dostunu, bir gün düşmanın olacakmış gibi sev,düşmanını ise bir gün dostun olacakmış gibi."
"Amaçlarını olsun, düşüncelerini olsun,dostuna açma."
"Konuşurken fikir ileri sürmekten çok, soru sor."
"Söyleme, onlara bilgi ver sadece."
"Gösteriş politika bakımından değil, ahlak açısından kusurdur."
Spinoza.
Felsefenin tarihini ve felsefecilerin kitaplarını okurken hepimizin karşılaştığı bu gibi vecizeli sözleri muhakkak okumuşuzdur, hatta vav ne söz ama!,dediğimiz de olmuştur.
Bence bu sözler " İnsan İnsanın kurdudur." felsefesine paralel zihniyeti barındırıyor. Ben bu sözlerin; insanlığın doğasına uygun olmadığını düşünüyorum.
"Bir avuç güç, bir çuval haktan daha iyidir." Belki liberalliğin ve bireyselliğin tavan yaptığı bu toplumda geçerli olabilir;ama özünde canavarlığı ve gaddarlığı barındırdığını söyleyebilirim.
İnsanlar, önceleri olaganüstü etkenlere ve güçlere bağlı olarak yorumladıkları süreç ve olayları, doğal nedenlerle açıklayabilecek kadar yüreklenince, büyük ve dinsel törenler yerlerini giderek bilime ve aklın denetime bıraktı. Böylece felsefe de başlamış oldu.
Esrarengiz kitapların içerisinde değerlendirebilecek ve bu kategoride sınıflandırılıp okunması gereken bir kitap olan "Yitik Adanın Öyküsü" salt adanın yitikliğini değil;insanlığın, ilişkilerin,toplumların yitikliğine işaret ederek okuyucuyu geniş konu yelpazesinde dövündüren(bu kelimeyi bilinçli kullanıyorum) yazar, Portekiz ve İspanya sınırlarından kopan parça adanın macerasını üç erkek , iki kadın ve bir köpek kahraman üzerinden anlatmaktır. Kitabın doğal olay ve anlatım şemsiyesi altında gayet şık ve düşündürücü bir şekilde ortaya çıktığını söyleyebilirim. Tabii yazım ve noktalama hatalarından hiç bahsetmeden.
Kitabı liyakatla okuduğunuz takdirde muazzam deneyime ve coğrafya bilgisine de sahip olacaksın.İyi okumalar.